ByUz. Dr. Abidin Tanrıkut 03 Ara, 2011 Makaleler. Ön diz ağrısı genelde, patellofemoral ekleme (diz kapağı ile uyluk kemiği arasındaki eklem) bağlı ağrıyı çağrıştırsa da, ön diz ağrısı patellofemoral eklemi de kapsamak üzere, etraf yumuşak dokuları ve dizin ön kısmına yansıyan ağrılardan oluşmaktadır
Lateralmenüsküs anterior ve posterior hornları normaldir. anterior çapraz bağda t2 serilerde intensite artışı mevcut olup konturları silinmiştir. (sprain) posterior çapraz bağ, lateral ve medial kollateral ligamanlarda belirgin patoloji izlenmemiştir. Patella ve kartilajı normal yapıdadır Patellar ligaman normaldir.
️Kısmikas-tendon yırtıkları(omuz, ön çapraz bağ, aşil vs.) ve menisküsün ameliyat gerektirmeyen yırtıklarının tedavisinde, sporcu sakatlanmalarında sahaya erken dönüş için, Ön Çapraz Bağ Kopması – Nasıl Ve Neden Kopar? Ön çapraz bağ çoğunlukla temas olmadan kopar. Yani herhangi bir darbe olmaz. Bunun
MemorialKayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Sinan Karaoğlu, "Genç ve erişkin yaş gruplarında sık rastlanan ve günlük yaşamı olumsuz etkileyen aşil
Aşiltendonunun kopması sonucu, bir operasyon ile tendon tamiri yapılabilmesi mümkündür. Tedavi ile beraber, 6 ile 10 hafta kadar sürecek olan uzun bacak alçısı uygulanmaktadır. Bu uygulamaların yanında, fizik tedavi yöntemleri de yapılarak, sorunlu olan tendon iyileştirilmektedir.
Vay Tiền Nhanh. Sağlık Klimanın yol açtığı lejyoner hastalığı’na karşı uyardı Göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Adem Dirican, klima hastalığı hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Dr. Adem Dirican, “Sıcak havalarda mekânın ısı ve nemini düşürerek konforlu bir ortam oluşturmak için kullanılan klimalar aynı zamanda hava yolu ile bulaşan mikroorganizmaların da kaynağı olabilir. Klima yoluyla bulaşan ve klima hastalığı olarak bilinen “lejyoner hastalığı”, zatürre gibi ciddi solunum yolu sorunlarına yol açabilir” diye konuştu. Öksürük krizlerine ve nefes darlığına yol açabilir Klimaların temizliğinin yapılması gerektiğinden bahseden Uzm. Adem Dirican, şu bilgileri paylaştı “Ortamlarda bulunan klimaların eğer hijyeni ve temizliği iyi yapılmazsa, lejyonella’ adı verilen bir bakteri üremektedir. Akarsu, nehir, göl, sauna, hamam, jakuzi, fıskiye, havuz, duş başlığı gibi sulu ve nemli ortamlarda ya da klimalarda üreyen bu bakteriler, klimaların hava kanallarından damlacık yoluyla ortama yayılarak veya mikroplu suların yutulması ile insana bulaşır. Yavaş çoğalan ve zayıf yapılı bir mikrop olduğundan insandan insana bulaşmaz ve salgın yapmaz. Ancak ortak maruziyetten dolayı birden fazla kişide aynı anda hastalık ortaya çıkabilir. Hastalık, vücut direnci düşük veya kronik rahatsızlığı bulunan kişilerde alt solunum yollarında enfeksiyona yol açar. Öksürük krizleri, göğüs ve sırt ağrısı ve nefes darlığı şikâyetleri başlar. Bunun iyileşmesi haftalar sürebilir. Hatta bazen ağırlaşarak yoğun bakımlık yapabilir.” Gribal enfeksiyon belirtileri görülebilirKlima hastalığının genellikle ani başlayan burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğaz ağrısı gibi gribal enfeksiyon şeklinde başladığını ifade eden Uzm. Dr. Adem Dirican, “Bunları ateş, kuru öksürük, baş ağrısı, yorgunluk, iştahsızlık, solunum sıkıntısı, kas ve eklem ağrıları gibi semptomların takip eder. Bazen vücudun birçok sistemini etkileyip bulantı, kusma, bilinç bulanıklığı gibi belirtilere yol açar“ şeklinde konuştu. Tanıya yönelik testler istenmezse gözden kaçabilir Hastanın şikâyetlerinin, muayene ve radyolojik bulgularının çoğunlukla hastalık tanısında yeterli olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Adem Dirican, açıklamasını şöyle tamamladı “Covid-19 pandemisi döneminde klima hastalığı akla getirilmezse ve tanıya yönelik testler istenmezse gözden kaçabilir. Bu durumda hastalık daha da ağırlaşabilir. Yapısı zayıf mikroplar kolay kolay hastalık oluşturmaz. Ancak hastalık yaptıklarında tedavisi zordur. Çünkü çoğalmaları yavaş olduğundan antibiyotiklerin etkisi daha azdır. Uygun antibiyotiklere erken zamanda başlanması önemlidir. Çünkü hastalık uzadıkça akciğerlere inme ihtimali artar.” Rumico Sağlık Küçük yaşlarda görülen diş hastalıkları hayatı etkiliyor Sevim Şen, dişler ağıza sürmeye başladığı zaman hemen çocukları muayene etmeye başlamadıklarını söyledi. Çocuklarda, bebeklerde diş sürme 6 aydan itibaren başladığını ifade eden Şen, “Bu biraz daha erken veya geç olabiliyor. Ortalama 3 yaş civarı süt dişleri tamamlanıyor. Üstte 10 tane, altta 10 tane süt dişi oluşuyor. Bu dönemde 6. aydan itibaren diş sürmeye başladıktan sonra özellikle biberon kullanan ebeveynler için genelde biberonun emziğini tatlı şeylere bandırma, tatlı şeylerle ıslatıp o şekilde gece uykusuna daldırıyorlar. Bu çok yanlış bir şey. Bu kesinlikle istemediğimiz bir şey” dedi. Bu konuda ebeveynler özellikle 6 aydan sonra yani diş ağza sürdükten itibaren bu tür şeylere çok dikkat etmeleri gerektiğine dikkat çeken Şen, “Kendileri fırçalaması lazım. Sonuçta çocuk 3 yaşına kadar motor gelişimleri tam sağlanamıyor. Bu süreçte fırçayla yaş aralığına göre, ayına göre özellikle 0 – 2 yaş daha çok flörsüz diş macunları öneriliyor. Ama literatürde bu bilgiler her an değişebiliyor. Önemli olan bizim ebeveynlerden istediğimiz şey tamamen çocuklarının dişlerini fırçalamaları. Burada ebeveynlerin faktörleri rol oynuyor. Çünkü bazı ebeveynler aşırı hassasiyetli davranabiliyor. Bazılarının çocuklar üzerinde çok baskıcı rolleri var. Ya da tamamen her şeyi çok rahata bıraktıkları dönemler de var ama biz burada daha çok ebeveynleri ile iş birliği içerisinde tedavi uygun görüyoruz” şeklinde konuştu. Rumico Sağlık Lohusa sendromunun belirtilerine dikkat Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, Lohusalık Sendromu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Doğum yapan her kadının risk taşıdığını söyleyen Salihoğlu, bu süreçte aile ve eşlerin anneye desteğinin önemli olduğunu ifade etti. Dr. Kerime Salihoğlu, Lohusalığın, doğum sonrası süreci takip eden ilk hafta içindeki olan süreye dendiğini belirterek, “Lohusalık döneminde hepimizin de bildiği gibi annelerimiz duygusal, biyolojik, fiziksel, toplumsal, psikolojik olarak değişiklikler yaşıyor. Anne doğumu takiben kendini mutsuz, karamsar, üzgün, hayattan zevk alamama, bebeğine yeterli sevgiyi hissedememe, dışarı çıkma isteğinde azalma, aşırı uyku hali ve aşırı iştah ya da tam tersine uykusuzluk, iştahsızlık çok sık görülebilir’’ dedi. Çalışan annelerde ve normal doğum yapanlarda daha sık görülüyor Salihoğlu, doğum yapan her 100 kadından 10-15’inde bu sendromun görülebileceğini dile getirerek, “Bu süreç çok önemlidir ve dikkatten kaçabilir. Bazen hastalarımız, kadınlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan kadında Lohusalık Sendromu görülme riski vardır. Her 100 doğum yapan kadının 10-15 inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla ama kadınlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş gibi algılanıyor. Doğumu zor olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha önce gebelik döneminde depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle problemi olan hastalarımızda Lohusalık Sendromu risk altındadır. Daha önce gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik düzey olarak düşük seyreden hastalarımızda Lohusalık Sendromunu daha fazla görüyoruz. Aynı zamanda normal doğum yapanlarda sezaryen doğuma oranla yapılan çalışmalarda daha fazla Lohusalık Sendromunun görüldüğü belirtilmiştir. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ şeklinde konuştu. “Tedavisi olmayan bir hastalık değil”Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, kötü davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen Lohusalık Sendromunda anne şu şekilde hissediyor, bebeğini kucağına aldığında yeterli sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da anne olamadım mı? diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu oluyor. Bazen kötü davranma, emzirmeme, bakımını yapmama gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine gerçekten kötü davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte mutlaka psikolojik ve psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Mutlaka eşiyle, hekimiyle, aile hekimiyle ya da kadın doğum hekimiyle mutlaka paylaşılmalı. Çünkü bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O zamanda ilaç tedavisi ya da psikiyatrik destekte öneriyoruz mutlaka. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla destek düşüyor’’ ifadelerini kullandı. “Kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok’’Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin egzersiz yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini ifade ederek, “Bazen eşler eve yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini değersiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi Lohusalık Sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından destek olup, eşler yeri geldiğinde mutlaka annelerimizle birlikte ayrıntılı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en önemli tavsiyem mutlaka kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Bolca dinlenmesini, uyku düzenini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Bolca egzersiz yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, sosyal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu gibi annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Mutlaka önemli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum’’ diye konuştu. Rumico
Survivor yeni bölüm fragmanı ile sabah saatlerinden itibaren duyurulan Merve Aydın'ın sakatlığı son dakika belli oldu. Doktoru tarafından aşil tendonunda bir kopma meydana geldiği söylenen yarışmacı için durum kritik. Bu noktada 'Aşil Tendonu nedir, neresi ve vücutta nerede?' soruları gündeme oturdu. Kas ve eklemlerde hareket noktasının oldukça önemli bir bölgesinde bulunan doku için ' Aşil tendonu kopması tedavisi ne kadar sürer? Aşil tendonu kopması iyileşme süreci nasıl?' sorusunun cevabı özellikle sporcu geçmişi olan biri için oldukça önemli. AŞİL TENDONU KOPMASI TEDAVİSİ NE KADAR SÜRER?Aşil tendonunun kopmasına tıpta "Aşil Tendon Rüptürü" denmektedir ve ameliyat sonucu tendon tamiri yapılabilmektedir. 6 ile 10 hafta kadar uzun bacak alçısı uygulanmakta ve fizik tedavi sonucunda tendon iyileştirilmektedir. Uzun zaman alan tedavi süreci nedeniyle spor aktivilerine ve normal hayat aktivitelerine dönüş geç olmaktadır. AŞİL TENDONU KOPMASI İYİLEŞME SÜRECİ NASIL?Aşil tendonunun kopmasına tıpta "Aşil Tendon Rüptürü" denmektedir. Aşil tendonunun kopması kişinin günlük hayatta yaptığı basit hareketlere kadar vücudu etkiler. Bu noktada yürümede zorlaşma hatta derin yırtık ve kopmalarda ayakta durmakta zorlanma gibi etkiler görülür. Kopma sonucu şiddetli bir ağrı hissedilir. Şişmeler ve hareket ettirememeler kopmaya dair en önemli belirtiler arasında yer alıyor.
Asil tendonu, sakatlık yaşayan bir çok kişi tarafından duyulmuş olan bir tıbbi terim olarak geçmektedir. TV8 kanalında yayınlanan Survivor yarışmasında, Merve Aydın'ın oyun sırasında sakatlık yaşadı. Bu sakatlanmanın ardından hemen sonra doktorun yapmış olduğu son dakika açıklamasıyla birlikte Aşil tendonu kopması, gündemde merak edilen konular arasında yerini aldı. Aşil Tendonu kopması nedir, vücutta nerede bulunur? Survivor'un yayınlanan yeni bölüm fragmanında Merve Aydın'ın sakatlığı konuşulmaya başlandı. Gündemde yer alan bu sakatlanmanın, doktor tarafından nedeni açıklandı. Merve Aydın'ın yaşamış olduğu sakatlığın adı Aşil Tendonu kopması olarak geçmektedir. Bu durumu yaşayan yarışmacının durumu ciddi bir vaziyette. Herkes tarafından merak edilen Aşil Tendonu kopması ne anlama geldiği, vatandaşlar tarafından araştırılmaya başlandı. Baldırda bulunan 6 cm genişliğinde olan, kaygan görünüm şeklinde olan doku aşil tendonu olarak bilinmektedir. İnsan vücudunun arka kısmında yer alan kas grubudur. Vücuttaki en kuvvetli olan dokular arasındadır. Bu doku sayesinde kaslar kemiklere bağlanmaktadır. Bu nedenle dışarıdan bir darbe geldiği an vücudu koruma sağlamaktadır. Kopması yaşandığı zaman ise vücudun normal işleyişinde aksaklık tendonu bacağın baldır kaslarının büyük tendonu, ayak bileğinin arka tarafındaki topuğa tutunmaktadır. Baldırın arka kısmındaki kas grubunun, topuk kemiğine birleşmesini sağladığı için Aşil tendonu adı verilmiştir. Aşil tendonu'nun tıptaki adı Aşil Tendon Rüptürü olarak geçmektedir. Böyle bir sakatlık yaşadıysanız eğer, gün içerisindeki en basit yaptığınız hareketlerde bile zorlanma yaşayacaksınız. Yürümede zorlanma, eğer sakatlığınız çok derin yada kopma şeklindeyse, ayakta dururken bile zorluk çekme yaşayabilirsiniz. Kopma yaşadığınız an çok feci bir şekilde ağrı hissedilmektedir. Şişmelerin yanında hareket ettirememek kopmaya dair önemli belirti olarak geçmektedir. Aşil tendonunun kopmasının tedavisi ancak ameliyat ile yapılmaktadır. Ameliyat sonrasında 6 yada 10 hafta kadar uzun bacak alçısı kullanılmaktadır. Bunun yanında fizik tedavi yapılarak tendon iyileştirilebilmektedir. Uzun süreler iyileşmek için gerekmektedir. Bu süreç zarfında spor aktivitelerine ve normal hayattaki yaşantısına geç dönüş yaşanması çok normaldir.
AŞİL TENDONU NEDİR, VÜCUTTA NEREDE BULUNUR? Aşil tendonu kopması/yırtılması nasıl olur, tedavisi ne kadar sürer?
aşil tendonu kopması tedavisi ne kadar sürer