Çocuklarda Uyum ve Davranış Problemlerinde Psikolog Tavsiyeleri. Anne-babaların bu gibi sorunları çözümlemede yaptıkları en olası yanlışlardan biri, sorunu ortadan kaldırmaya çalışmalarıdır. Psikolog görüşüne göre kök soruna yol açan sebebi ortadan kaldırmak gerekir Yoksa sorun ya büyüyerek veya yeni bir sorun
COVID19 pandemi döneminde haftada iki gün okula gelip üç gün uzaktan eğitime katılan beş yaş ve on bir yaş aralığında; beş yaş ve on yaş çocuklarının daha fazla agresif/yıkıcı davranış sergiledikleri, beş yaş ve on bir yaş çocuklarının daha fazla vii duygu düzenleme problemleri, dokuz yaş çocuklarının daha az
Özbey S. (2010). Okul öncesi çocuklarda uyum ve davranış problemleriyle başa çıkmada ailenin rolü. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 21(21), 9-18. Özdoğan, A. Ç. ve Berkant, H. G. (2020). COVID-19 pandemi dönemindeki uzaktan eğitime ilişkin paydaş görüşlerinin incelenmesi. Milli Eğitim Dergisi, 49(1), 13-43.
Çocuklarda Uyum ve Davranış Problemleri Final Deneme Sınavı-1. #1. Aşağıdakilerden hangi grup erken çocukluk döneminde görülen davranış problemleri arasında yer almaz? a) Saldırganlık- kıskançlık- inat etme. b) Kıskançlık- dedikodu- çalma. c) Öfke- yalan söyleme- inat etme. d) Çalma- yalan söyleme- öfke.
Çocukta uyumsuzluğun ve olumsuz davranışların şiddeti artığında bozukluğa dönüşmektedir. Ayrıca olumsuz bir davranışa farklı uyum ve davranış sorunları
Vay Tiền Nhanh. Erken Çocukluk Döneminde Karşılaşılan Davranış Problemleri 04 Kasım 2019Çocuklar büyürken gelişim dönemlerine özgü ya da aile ve çevreden kaynaklı çeşitli sorunlarla karşılaşırlar. Problemlerle karşılaşıp üstesinden gelebilmeleri ve yeni duruma uyum sağlama çabaları ise çocukların kişilik gelişimlerine, psikososyal becerilerine, özgüvenlerine ve benlik saygılarına olumlu yönde katkı sağlar. Fakat çocuklar için bu sorunların çözümü, yetişkin bir bireyin becerilerini henüz kazanmadıklarından dolayı göründüğü kadar kolay değildir. Bu yüzden anne babanın desteği ve ilgisi çocuğun sorunlarını çözmesinde ve böylelikle belli becerileri kazanmasında büyük bir rol sorunlarla uygun baş etme yolları bulamadığında problemler giderek karmaşıklaşır ve çözümleri ileriki dönemlere ertelenir. Sorunların kendi gelişim döneminde aşılamadığı böyle durumlarda davranış bozuklukları ortaya çıkar. Davranış bozuklukları, çocuğun çeşitli ruhsal ve bedensel nedenlere bağlı iç çatışmalarını davranışlarına aktarmasıdır. Davranış problemlerinin altında çocuğun ihmal edilmesi, kabul görmemesi, psikosoyal ve fiziksel temel ihtiyaçlarının karşılanmaması, ebeveynin tutumu ve travmatik olaylar gibi daha birçok neden güven, sevgi, bağlanma, anlaşılma, kabul gibi belli ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçların biri ya da birkaçı karşılanmadığında çocuklar dikkat çekme, güç ya da yetersizlik gösterisi, intikam alma gibi farklı yollara başvurarak istenmeyen davranışları geliştirirler. Erken çocukluk döneminde en sık rastlanan davranış problemleri saldırganlık, yalan söyleme, izinsiz eşya alma, altını ıslatma, dışkı kaçırma, tikler, parmak emme, tırnak yeme, okul korkusu, sosyal uyumsuzluk, aşırı inatçılık ve karşı yeni şeylere uyum sağlama sürecinde problemli davranışlar gösterebilirler ve bu davranışlar aslında çocuğun ruhsal sağlığına zarar vermeyen geçici uyum bozuklukları olabilir. Bu yüzden çocuğun istenmeyen davranışını değerlendirirken, ailelerin göz önünde bulundurması gereken önemli kriterler vardır. Bunlardan ilki, davranışın gelişim dönemine özgü olup olmamasıdır. Meme emmeyi yeni bırakan bir çocuğun parmak emmesi, yeni duruma uyum sağlama çabası ve normal bir davranış olarak nitelendirilebilir. Bu davranışın ilkokul çağında görülmesi davranış bozukluğu olarak adlandırılabilir. Belli bir nedenden dolayı ortaya çıkan davranış, normal şartlarda bir müddet sonra ortadan kaybolur. İstenmeyen davranış süreklilik göstermeye başladıysa dikkatli olunmalıdır. Çocuğun, davranışı ne sıklıkla ve nerede yaptığı üzerinde durulması gereken önemli bir diğer noktadır. Ara sıra evde yaramazlık yapan bir çocuk, okulda gayet uyumluysa bu çocuğun olağan bir davranış sergilediği söylenebilir. Davranışın şiddeti de değerlendirme sürecinde dikkat edilmesi gereken unsurlardandır. Yoğunluğunda gözle görülür bir artış olduğunda durumun sorun boyutlarına ulaşmış olduğu düşünülebilir. Tüm bu kriterler değerlendirildiğinde, çocuğun davranışı bir problem teşkil ediyorsa aile kısa süre içerisinde bir uzmandan destek problemleri sergileyen bir çocuğun ailesiyle olan ilişkisi bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır. Bu yüzden ebeveynler çocuğa nasıl yaklaşmaları gerektiğini öğrenmelilerdir. Aile çocuğun kişiliğine, tercih ve kararlarına saygı gösterebilmelidir. Azarlamak, vurmak, eleştirmek gibi saygıyı zedeleyici davranışlarda bulunmaktan kaçınmalıdır. Koşulsuz sevgi ve kabul gösterilmeli, çocuğa hangi koşulda olursa olsun şiddet uygulanmamalıdır. Çocukla ilgilenilmeli, nitelikli zaman geçirilmelidir. Sadece olumsuz yanları değil olumlu yanları da fark edilerek, çocuğa bu hissettirilmelidir. Özgüven gelişimi desteklenmeli, çocuğa yaşına uygun sorumluluk vererek başarma duygusu yaşatılmalıdır. Çocuğun söyledikleri basit ve önemsiz görünse dahi ebeveynler, çocuklarını gerçekten dinleyerek anlamaya çalışmalılardır. Ebeveynler, çocuğun özelliklerine ve yaşına uygun beklentiler oluşturulmalı ve diğer çocuklarla kıyaslamamalıdır. Anne babalar, çocukta bazı davranış bozukluklarının ortaya çıkmaması için, çocuğa destekleyici bir model olabilmelidir. Söz verdiğinde tutmak, izin istemek gibi kazanılması beklenen davranışlar için önce ebeveynin çocuğa davranışlarıyla rol model olması gerekir. Anne babalar, sadece yanlış davranışın ne olduğunu söylemekle yetinmeyip doğru davranışın ne olduğunu açık, net basit bir cümleyle çocuğa anlatmalı, hemen akabinde doğrusunu davranışlarıyla çocuğa göstermelidirler.
Günümüzde pek çok çocuk, okula yeni başladığı dönemde çeşitli sorunlar yaşayabilmektedir. Bu dönemde en sık karşılaşılan problem ise okula uyum sürecidir. Okula yeni başlayan çocuklarda en çok görülen sorunlar arasında yer alan alışamama, adapte olamama ve anne-babadan ayrılma kaygısı çoğu zaman çocukların psikolojisi açısından olumsuzluklara, okula gitmek istememesine, devamlı ağlamasına ve farklı davranışlar sergilemesine neden olabilmektedir. Bu gibi durumlarda ebeveynlerin izlemesi gereken bazı yollar olurken, başa çıkamadıkları noktada ise profesyonel bir destek alması tavsiye edilmektedir. Okula Uyum Süreci Nedir? Okula uyum süreci, genellikle okul öncesi ya da ilkokul döneminde olan çocukların okula alışabilme ve adapte olabilme sürecidir. Kimi çocuklarda bu süreç oldukça kolay bir şekilde atlatılabilirken, kimi çocuklarda ise korkunun şiddetine göre oldukça güç bir hale gelebilmektedir. Okula alışma sürecini olumsuz olarak etkileyen en önemli unsur, doğduğundan beri ailesinin, özellikle de annesinin yanında olan çocuğun bu ortamda her ihtiyacının karşılanması, sevdiklerinin ve koruyucularının yanında kendisini güvende hissetmesi ve oldukça konforlu olan bu ortamdan uzaklaşma korkusu olarak gösterilebilmektedir. Bu gibi durumlar okula alışma döneminde çocukların psikolojisini olumsuz yönde etkileyerek okula gitmek istememesine, ağlama krizlerine girmesinde ve hatta okuldan kaçmasına neden olabilmektedir. Ebeveynler Ne Yapmalıdır? Bu gibi durumlarda aileye düşen görev ve sorumluluklar oldukça önemlidir. Ebeveynlerin çocuklarına karşı net ve istikrarlı bir tutum sergilemesi, vücut dili ve sözlerle hiçbir problem olmadığını göstermesi, olumlu ve cesaretlendirici sözler sarf etmesi ve ayrılma sürecini kısa tutması gerekmektedir. Ebeveynlerin kaygılı durumları çocuklar tarafından hemen anlaşıldığından, çocuk direkt olarak bu zayıf noktadan faydalanmayı isteyecektir. Ancak kararlı olmak ve keskin bir duruş sergilemek, okula alışma sürecini kolaylaştırabilmektedir. Psikologdan Destek Alabilirsiniz! Çocuklarında bu olumsuz okul psikolojisinin üstesinden gelemeyen ebeveynlerin yapacağı en iyi iş bir uzmandan profesyonel destek almak olacaktır. Bu gibi durumlarda alanında uzman olan psikologlar hem ebeveynlerle hem de çocukla terapi gerçekleştirerek asıl nedeni öğrenmekte ve buna göre bir plan oluşturabilmektedir. Uygulanan psikoterapi yöntemleri sayesinde çocukların okula adaptasyon sürecini kısaltabilmek de mümkün hale gelmektedir.
KEMER KÖPRÜ MAH. HALATÇI YAMASI SK. BARTIN ATATÜRK ILKOKULU BLOK NO 6 MERKEZ / BARTIN - 3782271272 © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.
Çocuğunuz için psikolojik danışmanlık süreci hakkında bilgi almak istiyorsanız öncelikle yaş grubuna göre başlıkları takip ederek okumaya devam etmelisiniz. Okul Öncesi Dönemdeki Çocuklarda Psikolojik Danışmanlık Çocuğunuz henüz ilkokula başlamadıysa ilk görüşmeye muhakkak sadece anne ve babayı alarak ilerlemekte fayda görüyorum. Bu görüşmeye çocuğun gelmemesi sürecin devamı açısından oldukça önem gösterir. Yaş itibari ile küçük olması sebebi ile bekleme salonunda ben aile ile görüşürken yalnız kalması, benim aile ile görüştüğümü görmesi ve bu süreçleri izlemesini tercih etmiyorum çünkü ilerde bireysel olarak sadece çocuğunuzla ilerlemeye karar verirsek benimle kuracağı ilişkide direnç gösterebilir. İlk seansta ebeveynler ile detaylı görüştükten sonra aileden alacağım bilgilere göre sürecin ilerleyişi farklılık gösterir. Çocukla çalışma yapılacağı gibi çocuk odaklı aile danışmanlığı şeklinde de görüşmelere devam edebilir. Okul öncesi dönemde aileler daha çok; alt ıslatma davranış problemleri, uyku sorunları, kardeş kıskançlığı, gelişimsel gerilik, konuşma bozukluğu, dikkat dağınıklığı, öfke nöbetleri, içine kapanıklık, anaokulunda yaşanılan sorunlar, tuvalet eğitimi, teknoloji bağımlılığı, ölüm ile ilgili yaşantılar, cinsel oyunlar ya da davranışlar hakkındaki kaygılar, çocuğun çok kaygılı olması, korkular, fobiler ya da takıntılı davranışlar sebebi ile randevu almaktadır. Bu dönemde konu ne olursa olsun kapsamlı bir değerlendirme yapmak için Gelişim Testi uygulanmasında fayda vardır. Okul Dönemindeki Çocuklarda Psikolojik Danışmanlık Okula başlamış olan çocukları için psikolojik danışmanlık desteği almak istendiği takdirde ilk seansta muhakkak anne baba ve çocuk ile görüşüyorum. İlk seanstaki içeriğe bağlı olarak psikolojik değerlendirme sürecinin nasıl devam edeceğine karar verilir. Burada problemin ne olduğu, ailenin beklentileri, çocuğun ritmi belirleyici faktörlerdir. Psikolojik değerlendirme sürecinde çoğu zaman çocuk için bir değerlendirme testine ihtiyaç duyulur. Tüm bu aşamalardan sonra ne sıklıkta ve nasıl ilerleneceği belirlenir. İlkokul döneminde aileler daha çok; akademik problemler, davranış problemleri, okula uyum sorunları, alt ıslatma, kaygı, özgüven, takıntılı davranışlar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, akran zorbalığı, teknoloji bağımlılığı, cinsel eğitimin nasıl verileceği hakkında endişeler, içe kapanıklık, sosyal fobi, aile içi iletişim sorunları, özel öğrenme güçlüğü, ilgi ve yetenekleri keşfetme, yalan söyleme, zeka testi yaptırma gibi konular hakkında randevu almaktadır. Çocuğunuz için psikolojik danışmanlık desteği almak istiyorsanız, unutmamanız gereken en önemli konulardan birisi; psikolojik değerlendirme süreci ile tedavi sürecinin farklı aşamalar olduğudur. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Görüntülenme Sayısı 10906 Sosyal gelişim; bireyin bir toplumda yer alabilmesi için toplum kurallarına ve beklentilerine uyum sağlayarak, her yaş düzeyine göre değişen davranışları kazanma süreci olarak değerlendirilir. İnsan sosyal bir varlıktır. İlk dünyaya geldiği andan itibaren önce ailesi ile daha sonra da çevresi ile çeşitli yollarla iletişim kurmaya çalışır. Başta bakış, gülüş ve ağlama ile çevresiyle ilişki kurmaya çalışan bebek, büyüdükçe kendini ifade etmeye başlar. Çevresinde olan biten olayları gözlemleyerek bilinçli ve bilinçsiz olarak insan davranışlarını gözlemler ve yaşına uygun davranışlarda bulunmaya çalışır. Çocuğunuz büyüdükçe gözlemleri artar ve hangi ortamlarda nasıl davranması gerektiğini sizleri model alarak öğrenir. Yavaş yavaş yetişkinlerle kurdukları ilişkiyi yaşıtları ile kurma eğilimine girerler. 4 Yaş Dönemi 4 yaş çocuğu, yetişkinlerden çok yaşıtları ile ilişki kurmaya ihtiyaç duyar. Birkaç kişiden oluşan küçük gruplarla oyun kurmaya ve paylaşımda bulunmaya başlar. Böylece çevresindeki kişilerin davranışlarını gözlemleyerek, olaylara başkalarının bakış açısıyla da bakmaya çalışır. Bu empatik düşüncenin ilk adımlarıdır. 5 Yaş Dönemi 5 yaş çocuğu ise grup oyunları oynar. Bu dönemde oynadıkları oyunlarda kurallara uymaları gerektiğinin farkına vararak, başkalarının haklarına ve eşyalarına saygı duymayı öğrenir. Çevresindeki kişilere uyum göstermek adına, kendi duygu ve isteklerini kontrol etmeye başlar. Bunu toplumun küçük bir yansıması olan oyunlarında gözlemlemek mümkündür. Sevdiği arkadaşlarını tercih etmeye başlayan bu yaş çocukları, daha çok bu arkadaşları ile oyun oynamayı tercih ederler. İşbirliği, dostluk, kavga, rekabet gibi sosyal içerikli davranışlar sergiledikleri görülür. İlkokul Dönemi İlkokul dönemi 6-10 yaşlarını kapsamaktadır. 6 yaş çocuğu, ilkokula uyum sürecinde olması sebebiyle önce çevresini gözlemler. Daha sonra kendisine yakın hissettiği kişilerle arkadaşlık kurarak oyunlar oynamaya yönelir. 6 yaş öncesindeki dönemde grup oyunlarında yer almış ve arkadaş ilişkileri iyi olan çocukların, sosyal açıdan daha olumlu davranışlar sergilediği görülmektedir. Ancak ilkokula başlamadan önce sosyal ortamları sınırlı olan çocukların gruba girmeden önce çevresindeki kişileri gözlemleme sürelerinin daha uzun olduğu, kendine uygun olduğunu düşündüğü birkaç kişi ile kısa süreli ilişkiler kurar, eksik olan sosyal deneyimlerini tamamlamaya çalıştıkları gözlemlenmektedir. Belli Bir Süre Yalnız Olmayı Tercih Edebilirler Çocuk grup içinde güven duymaya ve kendini rahat hissedene kadar yalnız kalmayı tercih edebilir. Bunun normal bir geçiş süreci olduğunu bilerek, ilişki kurmaya zorlamamak, çocuğun hazır olmasını beklemek doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu dönemde, dil becerilerinde uzmanlaşan çocuğunuzun isteklerini, duygu ve düşüncelerini daha uzun cümlelerle belirtebildiği görülür. İhtiyaçlarını düzgün bir şekilde ifade edebiliyor olmak zamanla problem çözme becerilerinde de gelişmelerini sağlayacaktır. İlkokul döneminde çocukların, merak ve araştırma duygusu yoğundur. Bu yüzden aktif ve hareketli davranışlar sergilemekte, girişkenlik davranışı göstermeye çalışmaktadır. Bu durumun tersi olarak mükemmeliyetçi anne-baba ve öğretmen tutumlarında, çocuklar yoğun bir başarısızlık duygusunu yaşadığı için “suçluluk duygusu” baskın olarak yetişebilir. Bu da çocuğunuzun kendisini değersiz hissetmesine ve kendine güvenmemesine neden olabilir. Çocuğunuza bu duyguları yaşatmamak için onu aktif şekilde dinlemek, sorularını cevapsız bırakmamak, yapamayacağı sorumluluklar vermek yerine yapabileceği sorumluluklar vermek, gerektiğinde destekleyerek öğrenme yollarını göstermek kendine güven duymasını sağlayacaktır.
ilkokul döneminde uyum ve davranış problemleri