Türkiye Aba Güreşi Federasyonu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, judoda 9’uncu dan derecesini aldı. Hatay ’ın anavatana katılışının 83’üncü sene dönümü kutlamaları çerçevesinde gerçekleştirilen Türkiye Aba Güreşi Şampiyonası için şehre gelen Öztek, “Bugün Türkiye’de ilk 8’inci dan derecesi olan benim EmekliÖğretim Elemanları | Marmara Üniversitesi | Köklü geçmiş, güçlü gelecek Türkiye Aba Güreşi Federasyonu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, judoda 9’uncu dan derecesini aldı. Hatay’ın anavatana katılışının 83’üncü yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Türkiye Aba Güreşi Şampiyonası için kente gelen Öztek, “Bugün Türkiye’de ilk 8’inci dan derecesi olan benim. 28 yıl sonra 9’uncu dan gelmiştir. KurumBilgileri: Makine Fakültesi, Makine Müh.Bölümü, Termodinamik Ve Isı Tek. Prof Dr. İbrahim KARNAK Özgeçmiş Derece, Ödül ve Burslar İletişim. Adres E-posta ibrahimkarnak@gmail.com Gsm 0544 384 57 94 Telefon 0312 440 00 51. Vay Tiền Nhanh. Home page Education Information Research Areas Academic and Administrative Experience Publications & Works Project & Patent & Design Scientific Activities Achievements & Reputation Announcements & Documents Contact Download CV Türkçe English Yıldız Technical University Research Information System Türkçe Research Information System Türkçe General Information Institutional Information Faculty Of Chemical And Metallurgical Engineering, Department Of Chemical Engineering, Chemical Technologies Metrics Publication 189 Citation WoS 4950 Citation Scopus 5783 H-Index WoS 37 H-Index Scopus 37 Project 4 Thesis Advisory 19 Open Access 31 UN Sustainable Development Goals Contact Email doymaz Web Page Office Phone +90 0212 383 4748 Extension 4748 Fax Phone +90 0212 383 4726 Office A329 Address Yıldız Teknik Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Davutpaşa Kampusü, Esenler, İstanbul Bu uzmanlık alanını tercih etme sebebiniz nedir? Teknolojik alet kullanma ve cerrahi işlemlere yatkın olup bu işlemleri severek yaparım. Liseyi motor teknik de okuduğumdan el becerileri ile ilgili meslekler bana daha cazip gelmektedir. Mutlaka zor bir meslektir, o yüzden şöyle soralım Mesleğinizin kendine özgü zorlukları nelerdir? Yenilikleri takip etmek, çalışmak ve sabırlı olmak Yaptığınız iş ile ilgili en sevdiğiniz 3 şey nedir? Cerrahi branşta hastaya yapılan tedavinin sonucunu kısa sürede görebilme kanser cerrahisi Üroloji branşının geniş bir yelpazesi olması Teknolojinin fazla kullanılması Görev yaptığınız süre içerisinde sizi keyiflendiren veya aklınızda kalan bir vaka veya olayı bizimle paylaşmak ister misiniz? Yaşlı erkek bir hasta idrarını çift yaptığını söyledi. Konuşma ciddi bir ortamda devam etti. Devamında bunun nedenini bulduğunu ifade etti. Biz de nedir diye sorduk. Hasta cevap olarak; bir gözümü kapatınca düzeliyor dedi. Patates bağırsak kanserine karşı güçlü bir önleyici ve bağırsak kanseri hastalarında destekleyici tedavi gücü olan bir sebzedir. Kullanılacak olan patateslerin kesinlikle yeşillenmemiş, filizlenmemiş, kararmamış ve de yara almamış olmalarına dikkat etmek gerekir. Yeşillenmiş patates solanin maddesi içermektedir. Patateslerinizi kesinlikle buzdolabında koruma altına almayınız. Çünkü soğuk ortamlarda koruma altına alınan patateslerde, redükleyici özelliği olan şeker oluşur. Redükleme özelliği olan bu şeker, acrylamid maddesinin ön basamaklarını teşkil eder. Acrylamid klinik deneyler ile kanıtlanmış kanserojen bir maddedir. Patateslerinizi ne kadar çok sıcak ortamlarda koruma altına alırsanız, içerdiği nişasta o kadar hızlı şekere dönüşür. Bu sağlık açısından istenmeyen bir durumdur. Patatesin içerdiği nişasta çok fazla oranda şekere dönüşmüş ise pişirilme esnasında kararmaya başlar. Soyduktan sonra havayla çok uzun zaman temas ettirirseniz patatesleriniz kararmaya başlar. Bu kararma zararlı değildir. Bu durum her ikisinin de içerdiği karbonhidratın oksitlenmesinden kaynaklanmaktadır. Patatesler pişmeye başlarken bu kararma hatırlatmakta fayda görüyorum, eğer satın aldığınız papatesler dıştan kararmış ise veya soyarken kararmış kısımları varsa bu patatesleri kullanmayınız. Patateste bulunan glycoalkaloid’lerden önemli bir tanesi de alfa-lipoin asit’tir. Alfa-lipoin asit çok yönlü bir antioksidan olup, yağda ve suda çözünme özelliğine sahiptir. Yetişkin bir insanın bağırsaklarında sayıları 450 ile 500 arasında değişen farklı bakteriler bulunur. Henüz bu bakterilerin ancak yüzde 40’ını tanıyoruz ve hakkında bilgi sahibiyiz. Bu kadar çeşitli bakteri nasıl oluyor da bulunabiliyor diye bir soru sorabilirsiniz. Bunun sebebi, insanın çok farklı besin tüketmesinden dolayıdır. Beslenmemize dikkat ederek, bağışıklık sistemimizin sağlıklı çalışmasına ve güçlü kalmasına büyük ölçüde yardımcı olabiliriz. Kabukları soyulmadan kullanılmalı Beslenme şekilleri ve kanser üzerine yapılan araştırmalar, beslenmenin kalın bağırsak kanserinin oluşumunda rol oynadığı görüşünü kuvvetlendirmektedir. Siyah et ve hayvasal yağ tüketiminin ve de acetaldeyd, nitrozamin maddelerinin bağırsak kanseri için bir risk oluşturduğu, lifli besinlerin ise bu riski hem azaltığı hem de bağırsak kanserine karşı koruduğu bilim adamları tarafından savunulmaktadır. Değerli okuyucu, bu açıklamalardan siyah et tüketimini tamamen durdurmak gerekir sonucunu kesinlikle çıkarmayınız. Ancak, ölçülü olmak gerekir. Yeri gelmişken hemen belirtmekte fayda görüyorum, ızgarası yapılmış hangi et olursa olsun, alev görerek siyahlaşmış yanmış kısımlarının tüketilmemesi gerektiğidir. Çünkü, alev görüp siyahlaşmış bu kısımlarda acrolein maddesi oluşmuş demektir. Acrolein, klinik deneyler ile kanıtlanmış kansere neden olan bir maddedir. Bağırsak kanserine karşı koruyucu ve önleyici olarak kullanılan patatesin kabuklarında çok önemli etkin maddeler bulunmaktadır. Patates kür amaçlı olarak kabukları soyulmadan kullanılmak zorundadır. Değerli okuyucu, patatesin kabuğu değersiz bilinir. Bugüne kadar bu doğrultuda herhangi bir araştırma da yapılmamıştır. Belki şu an kendi kendinize şu soruyu soruyorsunuzdur, öyle ise sadece patatesin kabuklarını kullanarak kürü uygulayabilir miyiz? Hayır. Çünkü, patates ve kabuklarının içerdiği etkin maddelerin haşlama esnasında beraberce bulunması şarttır. Ne tek başına soyulmuş patates ne de tek başına kabukların haşlanmış kürü amaca uygun değildir. GÜNÜN KÜRÜ Kür 1 Bağırsak kanserini önleyici Kullanacağınız patatesler çamurlu veya kirli ise önce soğuk suda yıkayabilirsiniz. Kesinlikle ılık veya sıcak suda yıkamayınız. Soğuk suda yıkadıktan sonra, orta boy üç adet patatesi soymadan kabuğu ile birlikte yarım litre suda ağzı kapalı olarak patatesler çatlayana kadar haşlayınız. Haşlama işlemi bitince ılımasını bekleyiniz. İçilecek olan sadece ve sadece haşlama suyudur. Haşlama suyunu tülbentle süzerek ayırabilirsiniz. Haşlanmış patatesin kendisi ve kabukları tüketilmeyecektir. Haftada üç kez, bir ay boyunca aşağıdaki şekilde uygulanır. Her defasında taze olarak hazırlanması şarttır. Kesinlikle üç günlük kür için gerekli miktarı bir defada hazırlamayınız. Birinci gün 1 su bardağı İkinci gün 2 su bardağı Üçüncü gün 1 su bardağı Öğle yemeklerinden bir saat önce içilir. Bir ay tamamlandıktan sonra, daha sonraki aylarda üç günlük kür ayda bir defa uygulanır. Kür 2 Bağırsak kanserine karşı destekleyici Orta boy üç adet patatesi soymadan kabuğu ile birlikte yarım litre suda ağzı kapalı olarak patatesler çatlayana kadar haşlayınız. Üç ay boyunca hergün öğlen yemeğinden bir saat önce bir buçuk su bardağı içiniz. İçilecek olan sadece ve sadece haşlama suyudur. Her defasında taze olarak hazırlanması gerekir. Haşlama esnasında su kaybı olursa, su ilave edilebilir. BİLİYOR MUYDUNUZ? Tatlı patates Yeri geldiği için sizlere tatlı patates hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. Tatlı patatesi zaman zaman pazarlarda bulmak mümkün olmaktadır. Bunlara şeker patatesi de denilmektedir. Eğer karaciğer yorgunluğunuz, hepatit şikâyetleriniz veya sarılık veya da karaciğer yetmezliği gibi rahatsızlıklarınız var ise çiğ olarak tüketmeyiniz. Çiğ olarak diyorum çünkü, bazı kimseler çiğ olarak şeker patatesinin tüketilmesinin faydalarının olduğuna inanmakta. Doğru bilinmesi gereken nokta şudur, karaciğere bağlı hangi rahatsızlığınız olursa olsun şeker patatesini çiğ olarak tüketmeyiniz. Etiketler Patatesin faydaları İbrahim Adnan Saraçoğlu Aynı durumu yaşamamak için yaşana her olaydan ders çıkarmak gerekir Son bir haftada Akdeniz ve Ege kıyı şeridinde yaşanan orman yangınları aynı zamanda hepimizin canını da yakıyor. Çoğu zaman her tarafta çaresiz insanların yardım çığlıkları yürekleri dağlıyor. Bir o kadar da toprak ve ormanda yaşayan büyük-küçük canlıların çığlıklarını duyuyorum. Ekosistemler birçok iç ve dış faktörün eşzamanlı etkisi altında ve kendi doğal yapısı içinde varlığını sürdürür. Karasal ekosistemlerde en etkili faktörlerin başında ortamdaki bitki, hayvan ve mikroorganizma tür çeşitliliği ve zenginliği gelmektedir. Zaman içinde bu tür çeşitliliği ve zenginliği değişik dış etkiler nedeniyle değişime uğrasa da, binlerce-milyonlarca yıldan günümüze varlıklarını koruyabilmişlerdir. Değişime/bozulmaya neden olan etmenlerin biri de orman yangınlarıdır. Hatta orman bilimcilere göre, mevcut birçok orman ekosisteminde sürekliliğin sağlanması için yangın sistemin ayrılmaz bir parçasıdır. Hatta Akdeniz makilikleri ile iç içe olan çam ormanlarının sürekliliği için orman yangınlarının olumlu etkilerinin de olduğu belirtilmektedir. Günümüzde tarım ve yerleşim yeri açmak için çoğu orman insanlarca yakıldığı için can ve mal kaybına da neden olmaktadır. Bugün mücadele edilen yangınların ülkemizde yaşanan en büyük, en yıkıcı ve en uzun süreli yangınlar olduğu Yangınları % 95 İnsan KaynaklıdırKıyılarda artan insan nüfusu, sorumsuz kişilerin piknik yerlerinde bıraktıkları cam şişeler, kırılıp atılan camlar ve diğer mercek etkisi yapacak malzemeler, sigara izmaritleri vs. alınmayan veya yönetilmeyen önlemlerden dolayı küçük bir noktada başlayan yangınlar hızla orman varlığı, mevsim etkisi ve olası risk yönetimine uygun olarak yangına karşı uzun erimli yeterli hazırlık ve planlamaların yapılması gerekirdi. Bulunduğumuz iklim kuşağında yazları yağışların olmaması, sıcaklık artışına bağlı toprak neminin azalması, ortamdaki tek ve çok yıllık bitkilerin kuruması nedeniyle yangınlar daha hızlı ilerlemektedir. Kontrolü Keçi Otlatılması Önemli Bir Biyolojik YöntemBir diğer konu keçi otlatılmamasıdır. Keçiler ortamdaki otları ve ağaç gövdelerinde gelişen sürgünleri tükettiği için yangının gelişmesini engelliyordu. Ancak bugün keçiler doğadan çok kapalı ağıllarda tutuluyor ve sayıları geçmişe kıyasla azaldı. Ayrıca doğal bitki ve hayvan çeşitliliği de azaldığı için her etki yeni bir sonuç doğuruyor, oluşan sonuç yeni bir etkiye neden olmaktadır. Otlar geçmişte olduğu gibi keçi, dağ keçisi, geyik, tavşan ve diğer ot tüketen hayvanlar tarafından yeşilken tüketilseydi bu kadar kuru ot gelişmez ve yangınlar da hızla ilerlemezdi. Özetle Yangınla mücadelede kontrolü otlatma da önemli olup diğer birçok yönetim yöntemleri ile yangınlar önlenebilir ve en az hasarla kontrol edilerek söndürülebilirdi. Doğanın Kendini Yenileme Mekanizmaları Var, Müsaade Edilirse Doğa Kendini YenilerOrman yangınları ile çok önemli miktarlarda atmosfere salınan karbondioksit ve diğer gazlar, iklim ve canlıları da etkilemektedir. Sanayi Devrimine kadar 280 mg/ L milyonda bir partikül olan CO2 salınımı sonrasında, özellikle de son 100 yılda hızla artarak 417 mg L-1 düzeyine ulaşıp iklim değişimlerinin hızlanmasına neden oldu. Bu sonuca göre CO2’in daha çok tutulması için tüm dünyada ağaç sayısının arttırılması şarttır. Orman ve doğal bitki örtüsünün mikro klima üzerine etkisi olduğu gibi yangın sonrası oluşacak yeni iklim de bitki örtüsünün yapısını Ekologları Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu ve Prof. Dr. Doğanay Tolunay “Amaç sadece ağaç dikmek olmamalı, ekosistemin korunması için doğanın kendini yenileme kapasitesinin göz önünde bulundurulması gerekir” diyorlar. Ağaçlama yapılacaksa mono kültür olmamalı, dışarıdan gelecek yeni türler ortama adapte olmazlarsa başka sorunlar da çıkabilir. Doğanın tüm renklerinin ortamda tekrar buluşmasına müsaade edilmeli. Onun için yanan alanların insandan korunması ve otlatılmanın yasaklanması gerekir. Ağaçlandırmada bölgeye adapte olmuş kızılçam bitkileri aktarılmalı. Aktarmada mikoriza ve doğal toprak ile birlikte aşılanmanın yapılması toprağa iş makineleri sokularak işlenmemeli. Yangın sonrası derinlerdeki kökler yeniden gelişebilmekte. Doğanın her zaman kendini koruma mekanizmaları olup kendini koruyacak enstrümanları olmazsa varlığı sürdüremez. Örneğin yangın sonrası yapılan gözlemlere göre, bölgedeki kızılçam gibi bitkilerin kapalı kozalarındaki tohumlar korunmakta ve uygun nem ve sıcaklık koşullarında hızla çimlenerek yeni fidanlar oluşturmaktadırlar. Hatta bazı bitkiler daha gür bir şekilde arkadaşları dinlediğimde bitki türü, çeşit, boy çap konuları konuşuluyor. Soru toprak- bitki ekosistemi sorunudur. Asıl konu yer yüzeyinin koruyucu tabakası olan toprak ve toprak içindeki en önemli unsur olan organik materyalin ve doğal canlılığın yanmış olmasıdır. Yangın ile oluşan 200-800 0C’lik sıcaklık toprağa belirli bir derinliğe kadar nüfuz ediyor. Her bölge için ayrı ayrı, yangına toprak ve toprak minerallerinin nasıl tepki verdiği araştırılmalıdır. Ve yangın sonrası toprak ve doğal bitki örtüsü ne düzeyde ve ne hızda kendini yeniliyor, hangi türler kendini daha iyi Yapılacaksa Ekolojik İlkelere Uygun OlmalıdırGenelde yangınlardan sonra yetkililer hemen ağaçlandıracağız türünde iyi niyetli söylemlerde bulunuyorlar. 1995 yılında Gelibolu Şehitliğinde çıkan yangın sonrası hızla ağaçlandırıldı fakat bir süre sonra ağaçların doğal rizosfer ve mikorizası olmadığı için gelişmediği görüldü. Çoğu zaman iyi niyetle başlatılan “ağaç dikme seferberlikleri” beklenen sonucu vermedikleri gibi orman ekosisteminin doğal gelişimine de zarar verebilir. Orman ve toprak ekolojisi bilgisine sahip uzmanlardan görüş almakta yarar mikoriza, N2 fiksasyonu organizmalarının biyolojik habitatlara dikilecek fidanlara aşılanmasının ne denli önemli etkilerinin olacağının bilinmesi ayrıca önemli. Şu anda yangın sonrası steril bir yüzey var ortada. Ağaçlanma yapılacaksa mikoriza olmadan olmaz. Yüksek yapılı orman bitkileri mikorizasız yaşayamıyorlar. En önemlisi bu aşamada buraları yapılandırmaya müsaade etmeden korumak, sonra da akılcı bir takım toprak teknolojisi yöntemleri ile ekosistemi geliştirecek ve koruyacak çalışmalar yapmaktır. Doğaya diğer hayvan varlıkları habitat da sonrası canlı varlığı ve organik maddesi yandığı için dokulardaki mineral bileşikler yüzeyde kalmış olup kısmen yeni gelecek bitkiler için önemli besin kaynağıdır. Tabii yeni oluşacak bitki topluluklarının organik madde biriktirmesi çok uzun zaman alacaktır. Onun için belirtilen teraslama, sekileme, doğal ortamda yetişmiş tüplü fidan dikimi ve diğer habitat aktarımı toprak teknolojisi mantığı ile geliştirilmelidir. Yanan alanların yeniden restorasyonu için korunmalı ve etrafı çevrilerek yeniden bitki ekosisteminin yeniden gelişmesine koruyucu önlemlerin alınması gerekir. Ekosistem/Ekoloji Çalışmaları Yapacak Araştırma Merkezi İhtiyacı Oluşmuştur Ormanları korumanın en iyi ve en ucuz yolu yanmalarını önlemektir. Bu bağlamda ormanların yanmaması, çıkan yangınların hızlı bir şekilde söndürülmesi veya çok hızlı gelişmemesi, yanan yerlerin de ekolojilerine uygun olarak restore edilmesi, iklim değişimlerinin olası etkileri konularında ülke çapında ciddi, pek çok uzmandan oluşan bilimsel araştırma birimlerine gereksinim bulunmaktadır. Liyakate dayalı, konuyu bilen araştırma birimlerinin konuları bütünlüklü olarak çözüm odaklı değerlendirmeleri ve sonuçlarının yanmış alanlarda uygulanmalarında yarar Dr. İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi, [email protected] info GirişiÜye OlGoogle+ DoktorlarDOKTORLARTüm DoktorlarEstetik DoktorlarDermatoloji DoktorlarKalp & Damar DoktorlarGöz DoktorlarKBB DoktorlarıDİYET & BESLENMETüm Beslenme Uzmanlarıİstanbul Beslenme UzmanlarıAnkara Beslenme UzmanlarıAdana Beslenme UzmanlarıAntalya Beslenme UzmanlarıBursa Beslenme UzmanlarıDİŞ HEKİMLERİTüm Diş Hekimleriİstanbul Diş HekimleriAnkara Diş HekimleriAdana Diş HekimleriAntalya Diş HekimleriBursa Diş HekimleriKurumlarHASTANELERTüm Hastanelerİstanbul HastaneleriAnkara HastaneleriAdana HastaneleriAntalya HastaneleriBursa HastaneleriAMBULANSLARTüm Ambulanslarİstanbul AmbulanslarAnkara AmbulanslarAdana AmbulanslarAntalya AmbulanslarBursa AmbulanslarHastalıklarSağlık TurizmiDİŞ ESTETİĞİDiş Sağlığı MerkezleriDiş Tedavileriİstanbuldaki MerkezlerAnkaradaki MerkezlerDiyarbakırdaki MerkezlerYurtdışı Diş Sağlığı MerkezleriSağlık MenuTIP SÖZLÜĞÜGenel Tıp SözlüğüTıp Sözlüğü A Tıp Sözlüğü B Tıp Sözlüğü C-Ç Tıp Sözlüğü D Tıp Sözlüğü E UYGULAMALARİdeal Kilo HesaplamaVücut Yağ Oranı HesaplamaKalça & Bel OranıGünlük Kalori HesaplamaVücut Kitle İndeksiTahmini Doğum TarihiİletişimAnasayfaDoktorlarDahiliye İç Hastalıkları DoktorlarıAnkara Dahiliye İç Hastalıkları DoktorlarıProf. Dr. İBRAHİM GÜRDALProf. Dr. İBRAHİM GÜRDALDahiliye İç Hastalıkları DoktoruAnkaraİletişim BilgileriBu doktora ait hiç bilgi bulunamadı. Lütfen kendisi hakkında bilgi sahibi iseniz iletişim sayfamızdan bize bildiriniz.

prof dr ibrahim yanmış iletişim