Karşılaştır13: Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Soyunuz sopunuzla birbirinize karşı övünesiniz diye değil, birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefliniz, Allah’a karşı saygısı, korkusu ve O’nun yasaklarından kaçınıp emirlerine HucurâtSuresi mp3: Hucurât Suresi yüksek kalitede dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçerek. Ahmed El Agamy. Bandar Balila. Khalid Al Jalil. Saad Al Ghamdi. Saud Al Shuraim. Salah Bukhatir. Abdul Basit. Abdul Rashid Sufi. Eyinsanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. 13Ey insanlar! phe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir di iden yaratt k ve birbirinizi tan man z i in sizi boylara ve kabilelere ay rd k. Allah kat nda en de erli olan n z, O na kar gelmekten en ok sak nan n zd r. phesiz Allah hakk yla bilendir, hakk yla haberdar oland r. Ayet “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât suresi, 13. ayet.) Vay Tiền Nhanh. Hucurat suresinin Türkçe okunuşu ve anlamı konusuna geçmeden önce Hucurat suresi hakkında kısa bir bilgi verelim. Hucurat suresi;“Medine döneminde inmiştir. 18 âyettir. Sûre, adını dördüncü âyette geçen “Hucurât” kelimesinden odalar demektir. Burada aile efradıyla birlikte ikamet ettiği odalar kastedilmektedir. Sûrede başlıca, mü’minlerin, gerek Hz. Peygambere karşı, gerek kendi aralarında uymaları gereken bazı görgü ve ahlâk kuralları konu edilmektedir.” Bu bilgiler Diyanet İşleri Başkanlığının resmi web sayfasından alınmıştır.Hucurat Suresinin Türkçe Latince eyyuhâllezîne âmenû lâ tukaddimû beyne yedeyillâhi ve resûlihî vettekûllâhvettekûllâhe, innallâhe semîun alîmalîmun. Sponsorlu Bağlantılar eyyuhâllezîne âmenû lâ terfeû asvâtekum fevka savtin nebiyyi ve lâ techerû lehu bil kavli ke cehri ba’dıkum li ba’dın en tahbeta a’mâlukum ve entum lâ teş’urûnteş’urûne. yeguddûne asvâtehum inde resûlillâhi ulâikellezînemtehanallâhu kulûbehum lit takvâ lehum magfiratun ve ecrun azîmazîmun. yunâdûneke min verâil hucurâti ekseruhum lâ ya’kılûnya’kılûne. lev ennehum saberû hattâ tahruce ileyhim le kâne hayran lehum, vallâhu gafûrun rahîmrahîmun. eyyuhâllezîne âmenû in câekum fâsikun bi nebein fe tebeyyenû en tusîbû kavmen bi cehâletin fe tusbihû alâ mâ fealtum nâdimînnâdimîne. enne fîkum resûlallâhresûlallâhi, lev yutîukum fî kesîrin minel emri le anittum ve lâkinnallâhe habbebe ileykumul îmâne ve zeyyenehu fî kulûbikum, ve kerrahe ileykumul kufre vel fusûka vel isyânisyâne, ulâike humur râşidûnrâşidûne. Sponsorlu Bağlantılar minallâhi ve ni’meten, vallâhu alîmun hakîmhakîmun. in tâifetâni minel mu’minînektetelû fe aslihû beyne humâ, fe in begat ihdâhumâ alâl uhrâ fe kâtilûlletî tebgî hattâ tefîe ilâ emrillâhi, fe in fâet fe aslihû beynehumâ bil adli ve aksitû, innallâhe yuhıbbul muksitînmuksitîne. mu’minûne ihvetun fe aslihû beyne ehaveykum vettekûllâhe leallekum turhamûnturhamûne. eyyuhâllezîne âmenû lâ yeshar kavmun min kavmin asâ en yekûnû hayran minhum ve lâ nisâun min nisâin asâ en yekunne hayran minhunne, ve lâ telmizû enfusekum ve lâ tenâbezû bil elkâbelkâbi, bi’sel ismul fusûku ba’del îmânîmâni, ve men lem yetub, fe ulâike humuz zâlimûnzâlimûne. eyyyuhâllezîne âmenûctenibû kesîran minez zanni, inne ba’daz zanni ismun, ve lâ tecessesû ve lâ yagteb ba’dukum ba’dâba’dan, e yuhıbbu ehadukum en ye’kule lahme ahîhi meyten fe kerihtumûhu, vettekullâhe, innallâhe tevvâbun eyyuhân nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârafû, inne ekramekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîrhabîrun. Sponsorlu Bağlantılar a’râbu âmennâ, kul lem tu’minû ve lâkin kûlû eslemnâ ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum, ve in tutîullâhe ve resûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey’âşey’en, innallâhe gafûrun rahîmrahîmun. mu’minûnellezîne âmenû billâhi ve resûlihî summe lem yertâbû ve câhedû bi emvâlihim ve enfusihim fî sebîlillâhsebîlillâhi, ulâike humus sâdikûnsâdikûne. Sponsorlu Bağlantılar e tuallimûnallâhe bi dînikum vallâhu ya’lemu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı, vallâhu bi kulli şey’in alîmalîmun. aleyke en eslemû kul lâ temunnû aleyye islâmekum, belillâhu yemunnu aleykum en hedâkum lil îmâni in kuntum sâdikînsâdikîne. ya’lemu gaybes semâvâti vel ardardı, vallâhu basîrun bimâ ta’melûnta’melûne.Hucurat Suresinin Arapça OkunuşuHucurat Suresinin Arapça OkunuşuHucurat Suresinin Arapça OkunuşuHucurat Suresinin Arapça OkunuşuHucurat Suresinin AnlamıNOT AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ve Rahîm olan Allah’ın adıylaEy iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ﴾1﴿ Sponsorlu Bağlantılar Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider. ﴾2﴿Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah’ın, gönüllerini takvâ Allah’a karşı gelmekten sakınma konusunda sınadığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır. ﴾3﴿Ey Muhammed! Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir. ﴾4﴿Onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. ﴾5﴿Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. ﴾6﴿ Sponsorlu Bağlantılar Bilin ki, aranızda Allah’ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve İslam’ın emirlerine karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir. ﴾7﴿Allah, kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir ﴾8﴿Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer Allah’ın emrine dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve onlara adaletli davranın. Çünkü Allah, âdaletli davrananları sever. ﴾9﴿Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin. ﴾10﴿ Sponsorlu Bağlantılar Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir. ﴾11﴿Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. ﴾12﴿Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr olandır. ﴾13﴿Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki “İman etmediniz. Öyle ise, “iman ettik” demeyin. “Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” ﴾14﴿ Sponsorlu Bağlantılar İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. ﴾15﴿Ey Muhammed! De ki “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” ﴾16﴿Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki “Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuş oluyor.” ﴾17﴿Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir. ﴾18﴿ Hucurat Suresi 11. ve 12. Ayetlerin Mealleri ve Verilen MesajlarAllah insanları yaratırken “insanlık” bakımından herkesi eşit şekilde yaratmıştır. Yani, kimseyi kimseden üstün olarak yaratmamıştır. İslam dini gelmeden önce İnsanlar birbirlerine karşı üstünlük taslarlardı, kabilelerinin diğer kabilelerden daha iyi olduğunu söylerler, köleler, zenciler veya fakirlerle alay ederlerdi. İslam dini hâkim olduktan sonra Allah bunların yasak olduğunu bir kere daha Peygamber Efendimize gönderdiği ayetlerle yeniden pekiştirmiştir. Hucurât Suresi 11-12. ayetlerde verilen mesajlar da buna yöneliktir. Irkçılık konusuna değinen Hucurat Suresi 13. Ayet'i incelemek isterseniz linke tıklamanız yeterli Hucurat Suresi 11. ve 12. ayetlerin tefsiri ve verilen mesajlar;Hucurat Suresi 11. ve 12. Ayetlerin Arapça Türkçe Yazılışları ve MealiHucurât Suresi 11-12. ayetlerde verilen mesajlara geçmeden önce ayetleri yazalım;Hucurat Suresi 11. Ayet Arapça Yazılışıا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَومٌ مِّن قَوْمٍ عَسَى أَن يَكُونُوا خَيْرًا مِّنْهُمْ وَلَا نِسَاء مِّن نِّسَاء عَسَى أَن يَكُنَّ خَيْرًا مِّنْهُنَّ وَلَا تَلْمِزُوا أَنفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ بِئْسَ الاِسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ وَمَن لَّمْ يَتُبْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ ﴿١١﴾Hucurat Suresi 11. Ayet Arapça Türkçe OkunuşuYâ eyyuhâllezîne âmenû lâ yeshar kavmun min kavmin asâ en yekûnû hayran minhum ve lâ nisâun min nisâin asâ en yekunne hayran minhunne, ve lâ telmizû enfusekum ve lâ tenâbezû bil elkâbelkâbi, bi’sel ismul fusûku ba’del îmânîmâni, ve men lem yetub, fe ulâike humuz zâlimûnzâlimûne.Hucurat Suresi 11. Ayet Türkçe Meali“Ey iman edenler! Erkekler diğer erkeklerle alay etmesinler; onlar kendilerinden daha iyi olabilirler; kadınlar da diğer kadınlarla alay etmesinler; alay edilen kadınlar edenlerden daha iyi olabilirler. Biriniz diğerinizi karalamayın, birbirinize kötü ad takmayın. İman ettikten sonra fâsıklıkla anılmak ne kötüdür! Günahlarına tövbe etmeyenler yok mu, işte zalimler onlardır.” Hûcurat 11Hucurat Suresi 12. Ayet Arapça Yazılışıيَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌHucurat Suresi 12. Ayet Arapça Türkçe OkunuşuYâ eyyyuhâllezîne âmenûctenibû kesîran minez zanni, inne ba’daz zanni ismun, ve lâ tecessesû ve lâ yagteb ba’dukum ba’dâba’dan, e yuhıbbu ehadukum en ye’kule lahme ahîhi meyten fe kerihtumûhu, vettekullâhe, innallâhe tevvâbun Suresi 12. Ayet Türkçe Meali“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Bak bundan tiksindiniz! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.”Hûcurat 11. Ayette Verilen MesajlarHer ayetin bir iniş sebebi olduğu gibi Hûcurat Suresi 11. Ayetin de bir iniş sebebi vardır. Sahabelerden Sabit b. Kays, kulakları ağır işiten bir adamdı ve bundan dolayı Peygamber Efendimizin oturduğu mecliste daima ona yakın oturmak isterdi. Sabit B. Kays bir gün sabah namazının ikinci rekâtına yetişince namaz bittikten sonra insanları yararak Peygamber Efendimizin yanına ulaşmaya çalışır. Bu durumdan rahatsız olan bir adam ona “Otur oturduğun yere, zaten yeterince cemaati rahatsız edip buraya kadar geldin.” Diye çıkışır. Bunun üzerine Sabit b. Kays, “sen kimsin?” diye sorunca, adam ona “ben falanca kişiyim” der, bunun üzerine Sabit b. Kays “hayır, sen o adam değilsin. Falanca kadının oğlusun” diyerek sahabenin cahiliye dönemindeki kötü bir durumunu ayıplar ve bunun üzerine Hûcrat Suresi 11. Ayet indirilir ve Müslümanlara hitaben birbirleriyle alay etmemeleri, ola ki alay ettiğiniz kişi sizde daha hayırlı olabilir bize verilen mesaj; durumumuz, konumumuz, maddi ve manevi değerimiz ne kadar yüksek olursa olsun başka insanları ayıplamamız, kusurlarını açığa çıkartmamız yasaklanmıştır. Geçmişte yapılan hatalar yüzünden insanları ayıplamak, insanların sahip oldukları bir özürden dolayı onlarla alay etmemiz yasaklanmıştır. İslam’da herkes kardeştir ve üstünlük ancak takva ile yani Allah’tan daha çok korkmakla olur. Bunun dışında hiçbir insanın başka insanüstünde üstünlüğü yoktur mesajı Suresi12. Ayette Verilen Mesajlar“Zan” kelime anlamı olarak sanmaktır yani tahminde bulunmaktır. “Sanırım böyle”, “zannımca şöyledir” diye başlayan her sözde zan vardır yani tahmin vardır bu tahmin de insanın yanılmasına neden olabilir ki zannın çoğundan sakınılması gerektiği konusunda Allah biz Müslümanları uyarmaktadır. Biri hakkında yaptığımız bir yorum, düşüncelerimiz bizi yanıltabilir ve bu da günah olarak bize yeter. Çünkü yaptığımız her hareketin bedeli olan kıyamet gününde Allah ya ödüllendirir veya cezalandırır. Bu sebeple her ne olursa olsun hakkında kesin olarak bilgimiz olmayan durumlar hakkında yorumda bulunmamız doğru değildir. Ayetin devamında insanların gizliliklerinin araştırılmaması emri verilmektedir. Yani insanların özel hayatı ile ilgili araştırmalar yapmak ve bunları öğrenerek yaymak kesinlikle haramdır. Hûcurat Suresi 12. Ayette verilen mesajın bir başka bölümü ise insanların birbirlerinin gıybetini yapmalarının yasak olduğudur. Yani bir insanın durumu, yaptığı hareketleri başka bir yerde alay konusu olsun ya da olmasın anlatmak gıybettir yani dedikodudur. Allah gıybet yapmayı, ölmüş bir Müslüman kardeşinin etini yemeye benzetmiş ve bunun ne kadar tiksindirici olduğunu verilen mesaj şudur; her ne olursa olsun, bir insan hakkında alay etmek amacıyla veya başka bir amaçla dedikodusunu yapmamız yasaktır. Dedikodu veya gıybet yapmak, ölmüş bir Müslüman kardeşimizin etini yemek gibidir. Bu da insanın midesini bulandırır. Eğer böyle bir şey yapmışsak, derhal gıybetini yaptığımız kardeşimizden helallik almalı ve aynı zamanda işlediğimiz bu günahtan dolayı tövbe etmeliyiz. Allah’ın tövbeleri geri dönmemek şartıyla kabul ettiğini aklımızdan çıkartmamalıyız. Yirmi Altıncı Mektub'un Üçüncü Mebhas'ının serlevhası olan âyet ... Hucurat suresi oku içeriğimizde hucurat suresi anlamının yanı sıra tefsiri, türkçe ve arapça okunuşu bilgilerini. Kuranı kerim > hucurat > 13. Sep 29, 2017 Biz sizi kabileler halinde yarattık, birbirinizle iyi anlaşasınız diye. Kim Allah'a en yakınsa o üstündür." dedi. Homeland 8 sezon netflixHomeland 8 sezon netflixGalatasaray logosu dls 22 Ey insanlar! Şübhesiz ki biz, sizi bir erkek ve bir dişiden Âdem ile Havvâ`danyarattık. Birbirinizi tanımanız için de sizi, milletler ve kabîleler kıldık. Hucurât Suresi 13. Ayet - Ey insanlar! Şüphesiz ki sizleri bir erkek ve dişiden yarattık. Karşılıklı olarak tanışıp kaynaşmanız için sizleri halklara ve 49-Hucurat Suresi 13. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'. Elmalılı Hamdi Yazır Hucurât Suresi 13. Ayet Meali Elmalılı Hamdi Yazır Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle Photo by ❤️حب on February 13, 2022. May be an image of person Follow. Follow akhlishie. Akhli Shie . حب ezhab_ • Instagram photos and videosFertler, gruplar, kavimler, ümmetler, milletler siyasî, kültürel, biyolojik, coğrafî vb. farklarla birbirinden ayrılır; bu farklara bağlı olarak farklı kimlik Hucurât Suresi 13. Ayet. Ayeti Dinle. Meal Ekle/Çıkar. Hepsini Seç/Sil. Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız. Arapça Metin KUR'AN, Hucurât Suresi SURE 49 - MULTIMEDIA QUR'AN DİNLE. TAKİP ET. Bölüm, Kaynak, Süre, Paylaş, Daha Seç/Sil. Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız. Arapça Metin Ey insanlar! Sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kabilelere ve sülalelere ayırdık. Photo by ❤️حب on February 13, 2022. May be an image of person Follow. Follow akhlishie. Akhli Shie . Apr 2, 2019 Hucurât suresi 13. ayetten çıkarılabilecek mesajlar nedir Allah'tan korkmak gerektiği, onun yolundan şaşmamanın önemi ve Allah'ın yüce olması Ahşap Tablo Hucurat Suresi 13. Ayet uygun fiyat ve hızlı teslimat ile Çiçeksepeti'nde!Mdf Tablo kategorisindeki tüm ürünler için tıklayın. Hucurat bi erebî سورة الحجرات‎, lat. Surat al-Hujurat di Qurana Pîroz de sûreyek ye. Hucurat gelejmara şane ye. Yûnus 11. Hûd 12. Yûsuf 13. edebiyat performans kapağıbüşra pekin sexykablonet ds ışığıziraat bankası sınav soruları pdfprototype 2 türkçe yama 2021ingilizce sarma tarifihellian cfg Sabancı öğretmenevi anadolu hisarıCities skylines ürünler için yeterli alıcı yokÇocuk kalbi kitap özetiManavgat novada sinema Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Kâleti-l-a’râbu âmennâs kul lem tu/minû ve lâkin kûlû eslemnâ velemmâ yedḣuli-l-îmânu fî kulûbikums ve-in tutî’ûAllâhe verasûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey-âenc innaAllâhe ġafûrun rahîmunBedeviler, inandık dediler; de ki İnanmadınız ve fakat Müslüman olduk deyin ve inanç, henüz gönüllerinize girmedi sizin ve Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz yaptığınız iyiliklerin sevabından hiçbir şey eksilmez, şüphe yok ki Allah, suçları örter, Müslüman iman sahibi olamaz, fakat her inanan Müslüman'dır. Çünkü iman inançtır, Müslümanlıksa inandığını sözle, hareketle belirtmedir.... Devamı.. Bedeviler her asırdaki cahil, gafil ve menfaatçi kesimler; kavim ve kabilesiyle övünen cahil kimseler "Biz de iman ettik" derler. Onlara De ki "Hayır Siz hâlâ iman etmediniz; ancak mecburen ve görünüşte İslam veya teslim olduk deyin.” Çünkü İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resulüne tam iman ve itaat ederseniz Kur’an ve Sünnet ölçülerine göre hayatınızı düzenlerseniz, O zaman Allah CC sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmeyecek ve emeklerinizi boşa vermeyecektir. Şüphesiz Allah, çok Bağışlayandır, çok yaşayanlardan, yani bedevîlerden bir kısmı kıtlık yılında, ganimetlerden istifade etmek için, savaşı bırakıp Medine'ye gelerek “İnandık” dediler. De ki “Siz henüz imana ermediniz, fakat İslâm olduk deyin, çünkü siz şeklen güvenliğiniz için İslâm'a girdiniz. Çünkü iman gönülden olur, İslâm ise itaat ederek, barışa girmek, savaşı bırakmaktır. Böylece savaşı bırakmakla, İslâm olup güvene girdiniz, fakat iman henüz kalplerinize girmedi. Ama Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah, çok acıyan ve çok bağışlayandır.”Bedevî Araplar, her kafadan bir ses çıkararak “İman ettik.” dediler. Onlara; “İman etmediniz. Fakat boyun eğerek İslâm toplumuna girdik, diyebilirsiniz.” de. Henüz iman kalplerinize, kafalarınıza yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Rasulüne itaat ederseniz, Kur'ân'ı ve sünneti uygularsanız Allah, amellerinizin sevaplarından hiçbir şey eksiltmeden sizi mükâfatlandırır. Allah kullarını koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet "İman ettik" dediler. De ki "Siz iman etmediniz. Ancak "teslim olduk" deyin. Fakat iman henüz kalplerinize girmemiştir. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz O sizin amellerinizden hiçbir şey eksiltmez. Şüphesiz Allah bağışlayandır, rahmet edendir."Bedeviler, 'İman ettik' dediler. De ki 'Siz iman etmediniz; ancak 'İslam müslüman veya teslim olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.'Ganimet hevesi ile görünüşte İslâm'ı kabul eden bazı Bedevî'ler “- Biz, gerçekten iman ettik.” dediler. Ey Rasûlüm, onlara de ki “-Siz kalblerinizle iman etmediniz. Ancak biz kılıç korkusundan ve İslâm nimetinden faydalanmak için müslüman gözüktük” deyin. Henüz iman kalblerinize girmemiştir. Eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, sizin amellerinizden Allah hiç bir şey eksiltmez. Çünkü Allah Gafûr'dur= mağfireti boldur, Rahim'dir= çok Araplar “inandık” dediler. De ki “İnanmadınız. Yalnızca “teslim olduk” deyiniz. Çünkü henüz iman, kalbinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resulüne itaat ederseniz O, yaptıklarınızın karşılığında hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah, çok bağışlayan ve çok “İnandık” dediler. De ki “Siz iman etmediniz, ama boyun eğdik' deyiniz. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez.” Çünkü Allah, affedicidir; merhamet sahibidir.İnan ettik!» derler çöl Arapları; diyesin ki İnan etmediniz siz, yalnız başeğdiniz, inan sizin gönlünüze girmedi, eğer siz Allaha, peygamberine başeğecek olursanız işinizden bir şey eksilmiyecek», Allah bağışlayıcı, Allah yarlıgayıcıBedevi göçebe Araplar “İman ettik” dediler. De ki “Siz gerçek manada iman etmediniz. Öyle ise “iman ettik” demeyin. Fakat “Boyun eğdik teslim olduk” deyin. Çünkü iman, henüz kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve resulüne tam itaat ederseniz, Allah da yaptıklarınızdan hiçbir iyi şeyi karşılıksız bırakmaz. Allah, çok bağışlayandır yürekten iman edenlerin günahlarını affedendir, kullarına karşı merhamet edendir.”Bedevi Araplar köyde ya da herhangi bir kasabada yaşamayıp çölde, ovada dolaşan ve toplumsal yaşama bilinci ve kültürü olmayan göçebe kimselerdir. Bun... Devamı..Çöl ’Arabları "Îmân itdik" dirler. "Hayır! Siz îmân itmediniz. İslâm’ı kabûl iylediniz ama îmân kalblerinize nüfûz itmedi. Eğer Allâh’a ve rasûlüne itâ’at ider iseniz a’mâlinizin hiç biri mükâfâtsız kalmaz çünki Allâh gafûr ve rahîmdir." cevâbını "İnandık" dediler, de ki "İnanmadınız ama İslam olduk deyin; inanç henüz gönüllerinize yerleşmedi; eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, işlediklerinizden bir şey eksilmez; doğrusu Allah, bağışlar, merhamet eder."Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki “İman etmediniz. Öyle ise, “iman ettik” demeyin. “Fakat boyun eğdik” deyin.[500] Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”Bu cümle, “Fakat İslâm’a girdik, deyin” şeklinde de tercüme İnandık» dediler. De ki Siz iman etmediniz, ama Boyun eğdik» deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Esed oğullarından bir topluluk, bir kıtlık senesinde Medine’ye gelerek iman ettiklerini söylemişler ve Hz. Peygamber’e Sana yüklerimiz ve ailelerimi... Devamı..Araplar "İnandık," dediler. De ki, "Siz inanmadınız, fakat inanç kalbinize girinceye kadar, 'teslim olduk' deyin. ALLAH'a ve elçisine uyarsanız yaptıklarınızdan hiç bir şeyi eksiltmez. ALLAH Bağışlayandır, "inandık" dediler. De ki Siz iman etmediniz ama "İslâm olduk." deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok merhamet iyman ettik dediler, de ki siz henüz iyman etmediniz ve lâkin henüz iyman kalblerinizin içine girmemiş olduğu halde islâma girdik deyin ve eğer Allaha ve Resulüne itâat ederseniz size amellerinizden hiç bir şey eksiklemez, çünkü Allah gafur, rahîmdirAraplar¹, “İnandık.” dediler. De ki “Siz inanmadınız, fakat teslim² olduk, deyin. Çünkü henüz iman kalbinize girmedi. Eğer Allah'a ve Resûl'üne itaat ederseniz, O, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez.” Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz' Bedevi Araplar. 2- Boyun eğdik, İslami yönetimin yasalarına uymayı kabul ettik; kendimizi güvenceye İman etdik» dediler. De ki Siz îman etmediniz amma, bari müslüman olduk deyin. İman henüz sizin kalblerinize gir ib yerleş memişdir. Eğer Allaha ve peygamberine itaat ederseniz O, sizin amel ve hareket lerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah mü'minleri çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir».Bedevîlerden bir kısmı “Îmân ettik!” dediler. De ki “Siz aslında gerçekten îmân etmediniz; fakat 'Teslîm olduk!' deyin; çünki îman henüz kalblerinize girmemiştir. Eğer Allah'a ve Resûlüne itâat ederseniz, Allah amellerinizden hiçbir şey eksiltmez. Şübhesiz ki Allah, Gafûr çok bağışlayandır, Rahîm çok merhamet edendir.”Arap bedeviler “İman ettik” dediler. Onlara deki “Hayır, siz iman etmediniz. Yalnızca teslim olduk deyin. Çünkü iman henüz kalplerinize yerleşmemiş. Eğer Allah’a ve O’nun elçisine itaat ederseniz, daha önceden yaptığınız güzel şeylerden hiç biri boşa gitmeyecektir. Muhakkak ki Allah bağışlayan ve merhametli arapları "inandık" derler. Onlara de ki "İnandınız, ancak, bağındık da deyin." O inanç daha yüreklerinize yerleşmedi. Eğer Allah’a, elçisine boyun eğerseniz Allah işlediklerinizin hiç birini eksiltmez. Çünkü Allah yarlıgayıcıdır, Arapları — İman ettik» dediler, onlara de ki siz iman etmediniz, fakat — İslâm/a geldik» [³] deyin, iman henüz kalblerinize girmedi, eğer Allah/a, peygamberine itaat ederseniz Allah amelinizin mükâfatından hiçbir şey eksiltmez, O, yarlıgayan, bağışlayandır.[3] İnkıyat ettik» deyin.Ey Peygamber! Bedevîler; “İnandık” De ki “Siz henüz inanmadınız, fakat zahiren teslim/Müslüman olduk’ deyiniz. Çünkü iman henüz kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve elçisine itaat ederseniz, Allah yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafûr’dur, Rahîm’dir.”6 Çölde yaşayan bir kısım Bedeviler, hatta Benu Esed ve Benu Temîm kabilelerinden olan kimseler, tam inanmadıkları hâlde gruplar halinde Hz. Peygamber... Devamı..Bedeviler dedi ki “İman ettik.” De ki “Siz iman etmediniz; ancak “İslâm Müslüman olduk” deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Hiç şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”Yüzeysel olarak Müslümanlığı kabul eden bazı göçebe kabîleler, “Biz de iman ettik!” dediler. Ey Muhammed! Onlara de ki “Hayır; sizhenüz tam olarak inanmış değilsiniz! Bu yüzden “İman ettik!” demeyin,fakat “Biz Müslüman olmaya karar verdik ve bize tebliğ edilecek İslâmî hükümlere prensip olarak boyun eğdik!” deyin. Çünkü Kur’an’ın ortaya koyduğu iman ilkeleri, henüz kalbinize yerleşmiş değildir. Bununla birlikte, eğer bundan böyle Allah’a ve Elçisine itaat ederek iman iddianızda samîmî olduğunuzu gösterirseniz, elbette Rabb’iniz, yaptığınız hiçbir güzel davranışı karşılıksız bırakmayacaktır. Unutmayın; Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Bedevî Arablar -“İman ettik” dedi. De ki İman etmediniz. İman henüz kalblerinize girmedi. Hiç olmazsa, “Teslim olduk” deyin! Allah’a ve O’nun rasûlüne itaat ederseniz, amellerinizden bir şey eksiltmez. Allah, rahîm Bedevî Araplar " inandık " diyorlar. De ki " inanmadınız, bari ' teslim olduk ' deyin. Çünkü iman, henüz kalplerinize girmedi. Eğer Allah ve resulüne itaat ederseniz, iyilikleriniz eksiltilmez. Çünkü Allah, engin hoşgörülü bir sevgi selidir. "Bedevîler "İman ettik" dediler. De ki; "İman etmediniz. Onun için iman ettik demeyin! Fakat barış, huzur, esenlik içinde yaşamak için İslam’a, İslam’ın yasalarına boyun eğdik deyin! Henüz kalplerinize iman girmedi! Eğer Allah’a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. İleride gerçekten iman ederseniz, bütün yaptığınız iyi şeyler lehinize yazılır. Önceki yaptığınız günahlardan vazgeçilir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Göçebe Araplar “İman ettik!” dediler. De ki “Siz henüz iman etmediniz ama Teslim olduk!’ deyin! Çünkü iman henüz kalplerinize yerleşmedi. Allah’a ve Elçisine itaat ederseniz Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez.” Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, çok “İman ettik” dediler, Sen de onlara “Siz gerçekten îman etmediniz; sadece Müslüman olduk deyin, zîrâ îman henüz sizin kalplerinize Eğer Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederseniz Allah sizin yaptığınız kulluklardan hiç bir şeyi boşa götürmez. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” A’râb; arab’ın çoğulu değil, a’râbî’nin çoğuludur. Yani a’râb, bir köy veya kasabada ikamet etmeyip badiyede dolaşan bedevî göçebelere verilen isimd... Devamı..BEDEVÎLER, “Biz imana erdik” derler. De ki [onlara, ey Muhammed] “Siz [daha] imana ermediniz Biz [zahiren] teslim olduk’ demeniz daha doğrudur; çünkü [gerçek] inanç henüz kalplerinize girmiş değil”. ¹⁷ Ama Allah’a ve Elçisi’ne [gerçekten] kulak verirseniz O, hiçbir işinizin ¹⁸ boşa gitmesine izin vermez çünkü şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, bir rahmet Bu, bedevîlerin şiddetli kabileciliklerine ve “geçmişleri ile gurur duymaları”na Râzî bir işaret olduğundan, yukarıdaki ayet, bir önceki ayette g... Devamı..Bazı bedeviler göçebe çöl Arapları sana gelerek – Biz de iman ettik, dediler. De ki – Siz henüz iman etmediniz, fakat teslim olduk deyin! Çünkü iman, henüz kalplerinize yerleşmedi. Eğer gerçekten Allah’a ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden Elçisine itaat ederseniz, Allah, yaptığınız hiçbir iyi işi karşılıksız bırakmaz. Nitekim Allah, eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet kaynağıdır. 3/39...41, 4/80, 47/33BEDEVİLER[⁴⁶⁵¹] “İman ettik” dediler. De ki “iman etmiş değilsiniz, lakin teslim olduk’ diyebilirsiniz,[⁴⁶⁵²] zira iman henüz[⁴⁶⁵³] kalplerinize girmiş değil. Ama eğer Allah ve Rasulü’ne uyarsanız, Allah amellerinizin zerresini eksiltmez çünkü Allah tarifsiz bir bağış, eşsiz bir merhamet sahibidir.”[4651] Zımnen “medenileşmemiş, sığ akıllar”. [4652] Anlamı belirlemede, eslemnâ fiilinin akidevi mi lugavi mi, teslimiyet merciinin Allah mı yoksa... Devamı..Bedeviler dedi ki Biz imân ettik». De ki Siz imân etmediniz; velâkin deyiniz ki, biz İslâma girdik. Ve henüz imân sizin kalplerinizin içine girmiş değildir ve eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz sizin amellerinizden hiçbirşeyi sizin için noksan kılmaz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.»Bedeviler “iman ettik! ” dediler. De ki “Siz iman etmediniz, lâkin “İslâm olduk, size inkıyad ettik! ” deyiniz. Zira iman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz, sizin emeklerinizden hiçbir şeyin mükâfatını eksiltmez. Yaptığınızı zayi etmez. Gerçekten Allah gafûr ve rahîmdir mağfireti, merhamet ve ihsanı boldur. Burada genel olarak bedevîler kasdedilmeyip sadece, İslâm’ın kazandığı zaferlerden çıkar sağlamak isteyen birkaç bedevî kabile kasdedilmiştir.... Devamı..Göçebe Araplar "İnandık" dediler. De ki "İnanmadınız, fakat 'İslam olduk' deyin. Henüz iman kalblerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Elçisine ita'at ederseniz Allah, yaptığınız güzel işlerden hiçbirinin sevabını size eksik vermez. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir."Çöl arapları “İnanıyoruz” dediler. De ki “Henüz inanıp güvenmediniz. Ama siz Teslim olduk’ deyin.” Çünkü inancınız henüz kalbinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve elçisine boyun eğiyorsanız işlerinizin değeri azalmaz. Çünkü Allah bağışlar, ikramı “iman ettik” dediler. De ki -Siz iman etmediniz, fakat teslim olduk deyin! Çünkü iman, henüz kalblerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Resûlüne itaat ederseniz, Allah amellerinizden hiç bir şey eksiltmez. Nitekim Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet “İman ettik” dediler. De ki Siz iman etmediniz. “İslâma girdik” deyin; çünkü iman henüz kalbinize girmedi.4 Eğer siz Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah yaptıklarınızdan hiçbir şeyi zayi etmez. Şurası gerçek ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.4 İman ile İslâm arasında fark bulunduğu âyetten anlaşılmakla beraber, bu farkın ne olduğu konusunda değişik yorumlar yapılmıştır. Ancak genel bir i... Devamı..Bedeviler "İman ettik." dediler. De ki "Siz iman etmediniz. Ancak "Müslüman olduk" deyin. İman sizin kalplerinize girmemiştir. Eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz Allah, yapıp ettiklerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir."eyitti “įmān getürdük”. eyit “įmān getürmedüñüz ve lįkin eyidüñ “boyun virdük”. daħı girmedi įmān göñüllerüñüz içine. daħı eger muŧį' olursañuz Tañrı’ya daħı yalavacına eksmeye size 'amellerüñüzden nesene. bayık Tañrı yarlıġavıcıdur raḥmet ķılıcı.Arablar Yā resūlu’llāh biz saña īmān itdik, didiler. Siz īmān itmediñiz, lākinİslām olduḳ, didiñiz. Vaḳtā ki siziñ ḳalbiñizde īmān tecellī itmedi. Eger Allāha veresūline ḫulūṣ‐ı ḳalb‐ile īmān iderseñiz amelleriñiziñ ecrinden bir şeyi noḳṣān itmez. Allāhu Taālā muṭīleriñ günāhını afv ve maġfiret ve anlara çoḳ raḥmet idicidir.Qənimət əldə etmək iştahası ilə islama daxil olan bədəvi ərəblər “Biz iman gətirdik!” – dedilər. Ya Peyğəmbər! Onlara de “Siz qəlbən iman gətirmədiniz! Ancaq “Biz islamı müəyyən şəxsi məqsəd, mənfəət naminə qəbul etdik!” – deyin. Hələ iman sizin qəlblərinizə daxil olmamışdır çünki iman əməllə e’tiqadın vəhdəti, islamı qəbul etmək isə yalnız zahiri əməl deməkdir. Əgər Allaha və Peyğəmbərinə itaət etsəniz, O sizin əməllərinizdən heç bir şey əskiltməz mükafatınızı layiqincə verər. Həqiqətən, Allah bağışlayandır, rəhm edəndir!The wandering Arabs say We believe. Say unto them, O Muhammad Ye believe not, but rather say `We submit,' for the faith hath not yet entered into your hearts. Yet, if ye obey Allah and His messenger, He will not withhold from you aught of the reward of your deeds. Lo! Allah is Forgiving, desert Arabs say,4934 "We believe." Say, "Ye have no faith; but ye onlysay, ´We have submitted4935 our wills to Allah,´ For not yet has Faith entered your hearts. But if ye obey Allah and His Messenger, He will not belittle aught of your deeds for Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful."4934 The desert Arabs were somewhat shaky in their faith. Their hearts and minds were petty, and they thought of petty things, while Islam requires th... Devamı.. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Yâ eyyuhâ-nnâsu innâ ḣalaknâkum min żekerin ve unśâ ve ce’alnâkum şu’ûben ve kabâ-ile lite’ârafûc inne ekramekum indaAllâhi etkâkumc innaAllâhe alîmun ḣabîrunEy insanlar, şüphe yok ki biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizi, aşiretler ve kabileler haline getirdik tanışın diye; şüphe yok ki Allah katında sevabı en çok ve derecesi en yüce olanınız, en fazla çekineninizdir; şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. Ey insanlar, gerçekten Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle kolaylıkla tanışmanız ve farklı yetenek ve faziletlerinizden yararlanmanız için sizi değişik kavimler ve kabileler şeklinde kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün kerim ve değerli sayılanınız, ırk ya da soyca değil takvaca kötülükten sakınma, iyilikte yarışma konusunda en ileride olanlarınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla Bilendir, Habir’ insanlar! Bakın biz sizi, bir erkekten ve bir kadından yarattık. Sizi birbirinizi tanıyasınız diye, milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında şerefli ve itibarlı olanınız, yaşantısını, yolunu, yordamını Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışanlarınızdır. Çünkü Allah, herşeyi bilendir, herşeyden haberdar iman edenler, biz sizi bir erkekle bir kadından, bir asıldan yarattık. Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle idâre etmeniz, karşılıklı olarak, İslâmî kurallarla örtüşen milletlerarası teamüllere uymanız, yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alışverişinde bulunmanız, birbirinize iyiliği tavsiye etmeniz için, sizi milletler ve kabileler haline getirdik. Allah yanında en değerliniz, en üstününüz, takva esaslarını-Kur'ân esaslarını iyice benimseyerek tavizsiz hayata geçireniniz, en çok günahlardan arınıp azaptan korunanınız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananınız, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olanınızdır. Allah her şeyi bilir, gizli-açık her şeyden haberdar olan Allah sizi et-Tefsîru’l-Kebir, 28/ insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz en çok takva sahibi olanınızdır. Allah bilendir, her şeyden haberdar insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve 'birbirinizi tanımanız ve tanışmanız' için sizi halklar ve kabileler şeklinde kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün kerim olanınız, ırk, renk, soy ve servetçe değil takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, haber insanlar! Sizi, bir erkekle bir dişiden Âdem ile Havva'dan yarattık. Hem de sizi soylara ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız, kim olduğunuz sorulunca, bağlı bulunduğunuz soy veya milletinizin adını söyleyesiniz. Biliniz ki, Allah katında en iyiniz, takvası en ziyade olanınızdır. Şeref, soy ve neseble değildir. Şüphe yok ki Allah Alîm'dir= her şeyi bilendir, Habîr'dir = her şeyden insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Sizi milletlere ve kabilelere ayırdık ki tanışasınız. Ve bilin ki Allah katında en iyiniz, en takvalı olanınızdır. Şüphesiz Allah, sizi çok daha iyi bilen ve sizden haberdar insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız, Allah'a en çok saygı duyanınızdır. Allah her şeyi bilendir; her şeyden haberdar olandır.[575][575] Değerler hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVIII, insanlar! Biz sizleri, bir erkekle, bir dişiden yarattık, tanışabilmenizçin, sizi uluslara, oymaklara ayırdık, Allahın katında, en kerim olanınız, en sakınçlı olanınızdır; Allah bilir, Allah haberlidirEy insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar insânlar! Biz sizi bir erkek ile bir kadından husûle getürdik sonra ’âilelere ve kabîlelere taksîm iyledik ki biri birinizi biliniz, Allâh’ın ’indinde en muhterem olan en ziyâde Allâh’dan korkandır. Allâh ’âlim ve her şeyden insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. Hz. Âdem ve Havva’dan çoğalan insanlar, yeryüzünde çeşitli renk ve dilde küçüklü büyüklü topluluklar oluşturmuşlardır. Küçükten büyüğe, kabileden mil... Devamı..Ey halk, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. ALLAH yanında sizin en değerliniz en erdemli olanınızdır. ALLAH Bilendir, insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar o bütün insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık, hem de sizi şaab şaab, kabîle kabîle yaptık ki tanışasınız, haberiniz olsun ki Allah yanında ekreminiz en takvalınızdır, her halde Allah alîmdir, habîrdirEy insanlar! Sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız¹ için sizi kabilelere ve sülalelere ayırdık. Allah'ın yanında en kerim² olanınız, en çok takva sahibi olanınızdır. Kuşkusuz Allah, Her Şeyi Bilen'dir, Her Şeyden Haberdar' Tanıyıp kaynaşmanız, dayanışma ve yardımlaşma içinde bulunmanız, birbirinize sahip çıkmanız, birbirinize güç vermeniz. 2- Şerefli. İtibarlı. İkra... Devamı..Ey insanlar, hakıykat biz sizi bir erkekle bir dişiden yaratdık. Sizi, sırf birbirinizle tanışmanız için büyük büyük cem'iyyetlere, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şübhesiz ki sizin Allah nezdinde en şerefliniz takvaca en ileride olanınızdır. Hakıykaten Allah her şey'i bilen, her şeyden haberdâr insanlar! Şübhesiz ki biz, sizi bir erkek ve bir dişiden Âdem ile Havvâ'danyarattık. Birbirinizi tanımanız için de sizi, milletler ve kabîleler kıldık.2 Doğrusu Allah katında sizin en üstün olanınız, en takvâlı olanınızdır. Muhakkak ki Allah, Alîm herşeyi hakkıyla bilendir, Habîr herşeyden haberdâr olandır.2Milliyetçilik hakkında bakınız; Mektûbât, 26. Mektûb, 120-126Ey İnsanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve sizi kabilelere ayırdık ki birbirinizi tanıyabilesiniz. Sizin içinizden Allah katında en değerli olanınız, Allah’dan en çok korunanınızdır. Elbette ki Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar insanlar! İşte Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi kollara ayırdık, biribirinizle tanışasınız diye. İşte sizin Allah katında en değerli olanlarınız, Allah’tan en çok sakınanlarınızdır. Çünkü Allah bilicidir, nâs! Biz sizi bir erkek, bir dişiden yarattık, birbirinizi tanıyasınız diye sizi büyük cemaat ve kabileye ayırdık, soy ve sop ile övünmeyin, çünkü Allah/ın yanında en muazzez ve muteber olan sizin en ziyade mütteki olanınızdır, Allah soyunuzu, sopunuzu hakkıyle bilir, her halinizden insanlar! Muhakkak ki Biz sizi bir erkekle [zeker] bir dişiden [unsâ]⁵ yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara [şu’ûben] ve kabilelere ayırdık. Sizin en yüceniz Allah katında en fazla sorumluluk bilincine sahip olanınızdır. Muhakkak ki Allah Alîm’dir, Habîr’ Burada kullanılan kelimeler erkek zeker ve dişi unsâdir. Bazılarının iddia ettiği gibi, bir adam racul ve bir kadın imre’e veya Âdem ve Havv... Devamı..Ey insanlar! Gerçekten biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi boylar ve kabileler şeklinde kıldık. Hiç şüphesiz Allah katında sizin en yüce olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Hiç şüphe yok Allah her şeyi bilendir, haberdar insanlar! Gerçekten Biz sizibir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışıp rahat, huzur ve kardeşlik içinde bir hayatı yaşamak için iyilikte, güzellikte yarışasınız diye sizi ırklara, boylara ayırdık. Hepiniz Âdem ve Havvâ adındaki bir anne-babanın çocuklarısınız. Dolayısıyla, herhangi bir ırkın veya sınıfın diğerine üstünlüğü söz konusu olamaz. Gerçek şu ki, Allah katında en üstün, en değerli olanınız, takva bakımından en ileride olanınızdır. Irk, renk, zenginlik, güzellik, makâm, şöhret, güç gibi özellikler, İslâm’a göre asla üstünlük ölçüsü değildir. İlâhî değer ölçülerine göre en kıymetli, en saygıdeğer insan; ahlâkî erdemler bakımından en önde olan insandır. Ey insanlar! İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, üstün-aşağı gibi bütün değer ölçülerinizi Allah’ın kitabından almalısınız! Çünkü Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdâr İnsanlar! Biz, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Sizi, tanışmanız için kollar ve kabileler yaptık. Allah katında sizin en değerliniz / şerefliniz, O’ndan en çok sakınıp korunan’ınızdır. Allah, haberli insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Sonra sizi boylara soylara ayırıp karşılıklı ilişki kurmanızı sağladık Allah'a göre en iyiniz, en sağlamcınızdır. Allah, engin bilgi ağı ile her şeyden insanlar! Şüphe yok ki biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık! Birbirinizi tanımanız için sizi boylara, kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız Allah’a karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Eğer Allah’ın sizi birbirinizle tanışmanız, birbirinizle değerlerinizi paylaşmanız için farklı yaratmasının delili olan; ırkınızı, renginizi, boylarınızı, kabilelerinizi; bir mücadele, bir kavga, bir üstünlük nedeni sayarsanız, Rabbinize karşı gelmiş olursunuz. Rabbiniz birbirinizle savaşmanızı değil, barış içinde yaşamanızı ister. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla her şeyden haberdar olandır. Ey insanlar! Şüphesiz ki biz sizi bir erkekle bir dişi hücre türünden yarattık. [*]Birbirinizle tanışmanız için sizi toplumlara ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki Allah katında en değerli olanınız, en çok [takvâ]lı duyarlı olanınızdır. [*] Şüphesiz ki Allah bilendir, ayet Nisâ 41, Rûm 3020, Fâtır 3511 ve Nebe’ 788. ayetlerle birlikte okunmalıdır “Allah sizin suretlerinize ve cesetlerinize bakmaz; fakat kalp... Devamı..Ey insanlar! Gerçekten Biz, sizi bir erkek ve bir kadından¹ yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye de sizi, milletlere² ve kabîlelere ayırdık. Allah katında sizin en üstününüz, kesinlikle Ondan en çok Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, eksiksiz haber Yani Âdem ve Havva’dan veya baba ve analarınızdan… Yani bu yönüyle hepiniz eşitsiniz. Birbirinize karşı öğünmeye veya şu kavim bu kavim diye t... Devamı..Ey insanlar! Bakın, Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık, ¹⁵ ve sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki birbirinizi tanıyabilesiniz. ¹⁶ Şüphesiz, Allah katında en üstün olanınız, O’na karşı derin bir sorumluluk bilincine sahip olanınızdır. Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar Yani, “her birinizi bir anne ve babadan yarattık” Zemahşerî, Râzî, Beydâvî -biyolojik orijindeki bu eşitliğin bütün insanlar için geçerli olan in... Devamı..Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Tanışıp kaynaşasınız/ortak iyide buluşasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah, katında en şerefliniz/en asil olanınız, ona karşı en duyarlı olanınızdır. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır. 4/1, 30/22Ey insanlık! Elbet sizi bir erkekle bir dişiden yaratan Biziz; derken sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki tanışabilesiniz.[⁴⁶⁴⁹] Elbet Allah katında en üstününüz, O’na karşı sorumluluk bilinci en güçlü olanınızdır;[⁴⁶⁵⁰] şüphe yok ki Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.[4649] Sûrenin 10. âyetinde imanda kardeşlik vurgulanmıştı. Burada ise insanlıkta eşlik vurgulanıyor ve insanlık ortak paydasına dikkat çekiliyor. Far... Devamı..Ey insanlar! Muhakkak ki, Biz sizi bir erkek ile dişiden yarattık ve sizleri şubelere ve kabilelere ayırdık ki birbirinizi tanıyasınız. Şüphe yok ki, sizin ind-i ilâhide en mükerrem olanınız en ziyâde müttakî olanınızdır. Muhakkak ki Allah Teâlâ alîmdir, insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizi tanıyıp sahip çıkmanız için milletlere, sülâlelere ayırdık. Şunu unutmayın ki Allah'ın nazarında en değerli, en üstün olanınız, takvâda Allah'ı sayıp haramlardan sakınmada en ileri olandır. Muhakkak ki Allah her şeyi mükemmelen bilir, her şeyden hakkıyla haberdardır. Takvâ din dilinde Kişinin, âhirette kendisine zarar verecek şeylerden sakınmasıdır. Başta şirk ve küfürden, haram ve günahlardan, hatta tenzihen mek... Devamı..Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız, günahlardan en çok korunanınızdır. Allah bilendir, haber insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizi tanıyasınız diye oymaklara ve boylara[*] ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, Allah’tan en çok çekinenizdir. Her şeyin iç yüzünü bilen Allah’tır.[*] kabilelere, ırklara-Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Sizi tanışasınız diye kollara ve kabilelere ayırdık. Allah, katında en şerefliniz, ondan en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah, alimdir, insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da birbirinizi tanıyasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, en ziyade takvâ3 sahibi olanınızdır. Allah ise herşeyi bilir, herşeyden haberdardır.3 22’nin açıklamasına insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden ādemįler! bayıķ biz yarattuķ sizi irkekden daħı dişiden daħı eyledük sizi ulu ķabileler daħı ķabileler tā biribirüñüzi bilesiz. bayıķ 'azįziregüñüz Tañrı ķatında śaķınıcıraġuñuzdur. bayıķ Tañrı bilicidür nās, biz sizi bir ḳadın bir irkekden ḫalḳ itdik. Biz sizi yapdıḳ veḳabīleler bir ṭaḳım şube biri biriñizi bilüp farḳ olunasıñız. Allāhu Taālā indinde si‐ziñ kibār ve ekremiñiz eñ ziyāde taḳvā ṣāḥibi olanıñızdır. Allāhu azīmü’ş‐şān siziñaḥvāliñize alīm ve insanlar! Biz sizi bir kişi və bir qadından Adəm və Həvvadan yaratdıq. Sonra bir-birinizi tanıyasınız kimliyinizi biləsiniz deyə, sizi xalqlara və qəbilələrə ayırdıq. Allah yanında ən hörmətli olanınız Allahdan ən çox qorxanınızdır pis əməllərdən ən çox çəkinəninizdir. Həqiqətən, Allah hər şeyi biləndir, hər şeydən mankind! Lo! We have created you male and female, and have made `you nations and tribes that ye may know one another. Lo! the noblest of you, in the sight of Allah, is the best in conduct. Lo! Allah is Knower, mankind! We created4933 you from a single pair of a male and a female, and made you into nations and tribes, that ye may know each other not that ye may despise each other. Verily the most honoured of you in the sight of Allah is he who is the most righteous of you. And Allah has full knowledge and is well acquainted with all things.4933 This is addressed to all mankind and not only to the Muslim brotherhood, though it is understood that in a perfected world the two would be synon... Devamı..

hucurat suresi 13 ayet anlamı